Araştırmacı, Yazar

ANASAYFA
BİZE ULAŞIN
AMACIMIZ
KUR'AN DİNLE
KİTAPLARIMIZ
DERS VİDEOLARI ARŞİVİ
NOT DEFTERİ
İbn-i Abbas radıyallâhu anhumâ’dan rivâyet edilmiştir: “Kadınların uzun etekli elbise kullanmaları İsmâîl'in anası Hâcer tarafından konulmuş bir âdettir. Hâcer, Sâre'den izini gizlemek için uzun eteklik giymişti. İbrâhîm, Hâcer'le evlenip İsmâîl doğduktan sonra emzirmekte olduğu bu oğlu ile beraber (Sâre'nin saldırısından korumak için Şam'dan çıkıp) Mekke'ye geldi. Nihâyet Hâcer'le İsmâîl'i Mescid'in (bugün bulunduğu) yerin ve Mescid'in yüksek bir yerindeki zemzem kuyusunun yukarısında büyük bir ağacın yanına bıraktı. O tarihte Mekke'de hiçbir kimse yoktu. Hatta içecek su da yoktu. İşte İbrâ¬hîm bu ana ve oğlu buraya bıraktı. Yanlarına içi hurma dolu meşin bir dağarcık, içi su dolu bir kırba bıraktı. Sonra İbrâhîm kendi (Şam'a) gitmek üzere döndü. İsmâîl'in anası Hâcer de arkasından onu takip etti de: — Ey İbrâhîm! Bizi bu vâdide bırakıp da nereye gidiyorsun? Öyle bir vâdi ki, ne görüp görüşecek bir ins var, ne de başka bir hayat eseri şey var, dedi. Hâcer bu sözlerini tekrar tekrar söyledi ise de İbrâhîm ona dönüp bakmadı. Nihâyet Hâcer ona: — Bizi burada bırakmayı sana Allah mı emretti? Diye sordu. İbrâhîm: —Evet, Allah emretti! Diye cevap verdi. Bunun üzerine Hâcer: — Öyleyse O bizi zâyi' etmez, korur! Dedi.

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

KAPININ EŞİĞİ (عَتَبَةُ الْبَابِ) 

İbn-i Abbas radıyallâhu anhumâ’dan rivâyet edilmiştir:

Kadınların uzun etekli elbise kullanmaları İsmâîl'in anası Hâcer tarafından konulmuş bir âdettir. Hâcer, Sâre'den izini gizlemek için uzun eteklik giymişti.

İbrâhîm, Hâcer'le evlenip İsmâîl doğduktan sonra emzirmekte olduğu bu oğlu ile beraber (Sâre'nin saldırısından korumak için Şam'­dan çıkıp) Mekke'ye geldi. Nihâyet Hâcer'le İsmâîl'i Mescid'in (bu­gün bulunduğu) yerin ve Mescid'in yüksek bir yerindeki zemzem kuyusunun yukarısında büyük bir ağacın yanına bıraktı. O tarihte Mekke'de hiçbir kimse yoktu. Hatta içecek su da yoktu. İşte İbrâ­hîm bu ana ve oğlu buraya bıraktı. Yanlarına içi hurma dolu meşin bir dağarcık, içi su dolu bir kırba bıraktı. Sonra İbrâhîm kendi (Şam'a) gitmek üzere döndü. İsmâîl'in anası Hâcer de arkasından onu takip etti de:

— Ey İbrâhîm! Bizi bu vâdide bırakıp da nereye gidiyorsun? Öyle bir vâdi ki, ne görüp görüşecek bir ins var, ne de başka bir hayat ese­ri şey var, dedi.

Hâcer bu sözlerini tekrar tekrar söyledi ise de İbrâhîm ona dö­nüp bakmadı. Nihâyet Hâcer ona:

— Bizi burada bırakmayı sana Allah mı emretti? Diye sordu.

İbrâhîm:

—Evet, Allah emretti! Diye cevap verdi.

Bunun üzerine Hâcer:

— Öyleyse O bizi zâyi' etmez, korur! Dedi.

Sonra (Kâbe’nin yerine) döndü. İbrâhîm de ayrılıp gitti. Tâ Mek­ke'nin üstündeki 'Seniyye' mevkiinde görülmeyecek bir yerde bulu­nunca yüzünü Kâbe tarafına döndürdü. Sonra ellerini kaldırarak şu kelimelerle duâ etti:

— رَّبَّنَا إِنِّى أَسْكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِى بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِندَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُوا الصَّلاَةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِنَ النَّاسِ تَهْوِى إِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُمْ مِنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ يَشْكُرُونَ

"Ey Rabbimiz, ben zürriyetimden bir kısmını Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. (Sebebi şudur ki) Rabbimiz, namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık Sen insanlardan bir kıs­mının gönüllerini onlara meylettir ve şükrederler umuduyla kendilerini bazı meyvelerle rızıklandır." (İbrâhîm: 37)

Artık İsmâîl'in anası, oğlu İsmâîl'i emziriyor ve kendisi kırba­daki sudan içiyordu. Nihâyet kırbadaki su bitince hem Hâcer, hem de çocuğu susadı. Hâcer çocuğun susuzluktan toprak üstünde sızla­narak yuvarlandığına bakmağa başladı. Fakat çocuğun bu elîm hâli­ne bakmaktan fenâlaşarak onun yanından kalkıp biraz öteye gitti. Ve o mıntıkada Kâbe’ye en yakın dağ olarak Safâ tepesini buldu ve bunun üstüne çıktı. Sonra vâdiye karşı durup bir kimse görebilir mi­yim diye bakmağa başladı. Fakat hiçbir kimse göremiyordu. Bu defa Safâ tepesinden indi. Vâdiye varınca (ayağına dokunmamak için) en­tarisinin eteğini topladı. Sonra müşkil bir işle karşılaşan bir insan az­miyle koştu, vâdiyi geçti. Sonra Merve mevkiine geldi. Orada da biraz durdu ve bir kimse görebilir miyim diye baktı. Fakat hiçbir kimse göremedi. Hâcer bu suretle (Safâ ile Merve arasında) yedi defa gitti, geldi.

İbn-i Abbâs dedi ki: Peygamber aleyhisselâm: "Bunun için insanlar Safâ ile Merve arasında sa'y ederler" buyurdu.

Son defa Merve üzerine çıktığında bir ses işitti ve kendisi nefsi­ne hitap ederek: Sus, iyice dinle! Dedi. Sonra dikkatle dinledi. Bu sesi evvelki gibi bir daha işitti. Bunun üzerine Hâcer:

—Ey ses sahibi, sesini duyurdun! Eğer sen bize yardım etmek kudretine mâlik isen bize yardım et! Dedi.

Ve böyle der demez hemen zemzem kuyusunun yerinde bir me­lek göründü. O melek ayağının topuğu ile yahut kanadıyla yeri kazı­yordu. Nihâyet su göründü. Hâcer (su başka tarafa akmasın diye) suyu eliyle çevirdi, havuz gibi yaptı. Hâcer hem eliyle öyle yapıyor­du, bir taraftan da kırbasını doldurmaya devam ediyordu. Su ise avuç avuç alındıktan sonra yerinde kaynıyordu.

İbn-i Abbâs dedi ki: Peygamber aleyhisselâm: "Allah İsmâîl'in anası Hâ­cer'e rahmet etsin! O, zemzemi kendi hâline bıraksaydı da suyu avuçlamasaydı, muhakkak zemzem akar bir ırmak olurdu" buyurdu.

İbn-i Abbâs devamla dedi ki: Hâcer bu sudan içti, çocuğunu emzirdi.

Melek, Hâcer'e:

— Zâyi' ve helâk oluruz diye sakın korkmayın! İşte şurası Al­lah'ın evidir. O evi şu çocukla babası yapacaktır. Muhakkak ki, Al­lah o işin ehlini zâyi' etmez! Dedi.

Beyt'in yeri tepe gibi olup yerden yüksekçe idi. Uzun zaman sel­ler sağını solunu kazıp götürmüştü.

Hâcer bu suretle yaşarken günün birinde Cürhüm'den bir cemaat uğradı. Bunlar ‘Kedâ’ yoluyla gelip Mekke'nin alt tarafına indiler. Cürhümlüler oraya bir kuşun gelip gittiğini görmüşlerdi de:

— Hiç şüphesiz şu kuş bir suyun başında döner dolaşır. Hâlbuki biz de bu vâdide su bulunmadığını biliyorduk, demişlerdi.

Ve anlamak için çevik bir yahut iki kişi göndermişler. Onlar ora­da su bulunduğunu anlayınca dönüp gelmişler ve su olduğunu haber vermişler. Bunun üzerine Cürhümlüler Mekke mevkiine gelmişlerdir.

İbn-i Abbâs dedi ki: Cürhümlüler geldiğinde İsmâîl'in anası da su başında idi. Cürhümlüler ona:

— Bizim de gelip şuraya senin yakınına inmemize izin verir mi­sin? Dediler.

Hâcer de:

—Evet, inebilirsiniz (bu sudan da kullanabilirsiniz), şu kadar ki, bu suda sizin mülkiyet hakkınız yoktur, dedi. Onlar da:

— Evet, diyerek Hâcer'i tasdik ettiler.

Ünsiyete muhtaç olduğu bir sırada Cürhümlüler'in bu gelişi Hâcer'in arzusuna uygun oldu. Cürhümlüler Mekke civarına inip kon­dular. Sonra Cürhümlüler'in asıl kalabalık kısmına da haber gönder­diler. Onlar da gelip kondular. Nihâyet Mekke'nin bulunduğu yer me­denî bir ma'mûre hâline gelmeye başladı. Hâcer'in oğlu İsmâîl yiğitlik ve gençlik çağına girdi. Cürhümlüler'den Arapça öğrendi. Artık İs­mâîl gençlik çağında Cürhümlüler arasında en sevimli bir sima olmuştu. Onun necâbeti, güzelliği Cürhümlüler'i hayret içinde bırakmıştı. Bu sebeple İsmâîl bulûğ devresine erişince Cürhümlüler onu kendilerin­den bir kızla evlendirdiler. Hayatın bu mes'ûd safhası devam ederken günün birinde İsmâîl'in anası öldü. (Hâcer'in doksan yaşına girdiği ve Kâbe’nin bitişiğindeki Hıcr denilen yere gömüldüğü söylenir.)

İsmâîl evlendikten sonra İbrâhîm bırakıp gittiği oğlunu ve kadı­nını arayarak görmeye geldi. İsmâîl o sırada evde yoktu, İsmâîl'i ka­rısına sordu. O da:

— Rızkımızı tedârik etmek üzere çıktı gitti, diye cevap verdi. Sonra İbrâhîm:

— Maîşetiniz, hâliniz nasıldır? Diye sordu. İsmâîl'in kadını:

— Şiddetli darlık içindeyiz, fena bir hâldeyiz! Diye şikâyet etti. İbrâhîm:

 فَإِذَا جَاءَ زَوْجُكِ فَاقْرَئِى عَلَيْهِ السَّلَامَ وَقُولِى لَهُ يُغَيِّرْ عَتَبَةَ بَابِهِ

Kocan geldiğinde benden selâm söyle ve ona de ki: Kapısının eşiğinin basamağını değiştirsin! Dedi.

İsmâîl geldiğinde babasının gelip gittiğini sezer gibi oldu da ka­rısına:

— هَلْ جَاءَكُمْ مِنْ أَحَدٍ ؟

Evimize gelen oldu mu? Diye sordu. O da:

نَعَمْ جَاءَنَا شَيْخٌ كَذَا وَكَذَا، فَسَأَلَنَا عَنْكَ فَأَخْبَرْتُهُ، وَسَأَلَنِى كَيْفَ عَيْشُنَا فَأَخْبَرْتُهُ أَنَّا فِي جَهْدٍ وَشِدَّةٍ

Evet, şöyle şöyle şekilde yaşlı bir kişi geldi. Bana seni sordu. Cevap verdim. Maîşetimizi sordu. Ben de şiddetli darlık içinde bu­lunduğumuzu söyledim! Dedi.

Bunun üzerine İsmâîl:

— فَهَلْ أَوْصَاكِ بِشَيْءٍ ؟

Sana bir şey vasiyet ve bir söz emânet etti mi? dedi. O da:

 نَعَمْ أَمَرَنِى أَنْ أَقْرَأَ عَلَيْكَ السَّلَامَ، وَيَقُولُ: غَيِّرْ عَتَبَةَ بَابِكَ

Evet, bana, sana selâm söylememi ve kapının basamağını de­ğiştir dememi tenbih etti, dedi.

Sonra İsmâîl kadınına:

 ذَاكِ أَبِى وَقَدْ أَمَرَنِى أَنْ أُفَارِقَكِ؛ الْحَقِى بِأَهْلِكِ

O gelen ihtiyar, babamdır. Bana senden ayrılmamı emretmiştir. Artık sen kendi ailenizin evine gidebilirsin! Dedi.

Ve ondan ayrılarak Cürhümlüler'den başka bir kadınla evlendi.

İbrâhîm, Allah'ın dilediği bir müddet uzaklaştı da sonra geldi. Yine evde İsmâîl'i bulamadı. İsmâîl'in karısının yanına girdi. Ona da İsmâîl'i sordu. O da:

— Maîşetimizi tedârik etmeye gitti, dedi. İbrâhîm:

— كَيْفَ أَنْتُمْ، وَسَأَلَهَا عَنْ عَيْشِهِمْ وَهَيْئَتِهِمْ ؟

Nasılsınız; maîşetiniz, hâliniz iyi midir? Diye sordu. İsmâîl'in karısı:

 نَحْنُ بِخَيْرٍ وَسَعَةٍ، وَأَثْنَتْ عَلَى اللَّهِ

Biz, hayır, saadet ve bolluk içindeyiz! Diye Allah'a hamd ve senâ etti.

İbrâhîm:

— Ne yiyip içiyorsunuz? Diye sordu. Kadın:

— Et yiyoruz, su içiyoruz, dedi. İbrâhîm Peygamber:

 اللَّهُمَّ بَارِكْ لَهُمْ فِى اللَّحْمِ وَالْمَاءِ

Allah’ım! Bunların etlerini ve sularını mübarek kıl, hayır ve bereket ihsan eyle! Diye duâ etti.

Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu: "İbrâhîm zamanında Mekke ci­varında hubûbat yoktu. Av etiyle gıdalanıyorlardı. Eğer o tarihlerde ve oralarda hubûbat olsaydı, İbrâhîm hubûbat hakkında dua ederdi."

İbn-i Abbâs dedi ki: İbrâhîm'in bu duası bereketiyledir ki, et ile su, Mekke'den başka yerlerde (o sıcak muhitte) Mekke'deki kadar hiç­bir kimsenin sıhhatine uygun düşmez.

Yine İbn-i Abbâs dedi ki: İbrâhîm Peygamber'e gelince:

 فَإِذَا جَاءَ زَوْجُكِ فَاقْرَئِى عَلَيْهِ السَّلَامَ وَمُرِيهِ يُثْبِتُ عَتَبَةَ بَابِهِ

Kocan geldiğinde ona selâm söyle ve ona kapısının eşiğini güzel tutsun diye emreyle! Demiştir. (Sonra İbrâhîm Şam'a dönmüştür.)

İsmâîl geldiğinde:

— هَلْ جَاءَكُمْ مِنْ أَحَدٍ ؟ 

Evimize gelen oldu mu? Diye sordu. Karısı:

 نَعَمْ أَتَانَا شَيْخٌ حَسَنُ الْهَيْئَةِ وَأَثْنَتْ عَلَيْهِ

Evet, güzel yüzlü bir ihtiyar geldi, diye İbrâhîm'i methetti. Sonra kadın:

 فَسَأَلَنِى عَنْكَ فَأَخْبَرْتُهُ، فَسَأَلَنِى كَيْفَ عَيْشُنَا فَأَخْبَرْتُهُ أَنَّا بِخَيْرٍ

Seni sordu, ben de rızkımızı tedârik etmeye gitti, dedim. Ge­çiminiz nasıldır? Dedi. Ben de hayır ve saadet içindeyiz, dedim.

Sonra İsmâîl:

— فَأَوْصَاكِ بِشَيْءٍ ؟

Sana bir şey vasiyet etti mi? diye sordu. Kadın da:

 نَعَمْ ، هُوَ يَقْرَأُ عَلَيْكَ السَّلَامَ وَيَأْمُرُكَ أَنْ تُثْبِتَ عَتَبَةَ بَابِكَ

Evet, o ihtiyar sana selâm söyledi ve kapının eşiğini iyi tut­manı emreyledi, dedi.

Bunun üzerine İsmâîl, kadınına:

 ذَاكِ أَبِى وَأَنْتِ الْعَتَبَةُ أَمَرَنِى أَنْ أُمْسِكَكِ

İşte o, babamdır; sen de evimizin şerefli eşiğisin! Babam ba­na seni hoş tutmamı, iyi geçinmemi emretmiştir, dedi.

Sonra İbrâhîm yine bir müddet daha oğlundan ve ailesinden uzak­ta yaşadı. Ondan sonra Mekke'ye geldi. O sırada İsmâîl, zemzem ku­yusunun yakınında büyük bir ağacın altında okunu yontup düzeltmekte idi. İsmâîl babasını görünce hemen kalkıp babasına karşı vardı. Ve bir babanın oğluna, bir oğlun da babasına karşı yapageldikleri sarılmalarla, el, yüz, göz öpmelerinde bulundular. Sonra İb­râhîm oğluna:

— Ey İsmâîl! Allah bana büyük bir iş emretti, dedi. İsmâîl de:

— (Babacığım) Rabbin ne emretti ise onu yerine getir, dedi. İbrâhîm:

— Fakat bu işte sen bana yardım edeceksin, dedi. İsmâîl:

— Ben sana her türlü yardımı yaparım, dedi. İbrâhîm:

— Allah burada bir Beyt yapmamı emretti, diye etrafından yük­sekçe bir tepeye işaret etti.

İbn-i Abbâs dedi ki: İbrâhîm'le İsmâîl, işte orada Kâbe’nin esâ­sını kurup duvarlarını yükselttiler. İsmâîl taş getirirdi, İbrâhîm de bina ederdi. Nihâyet Beyt'in binası ilerleyip duvarları yükseldiğinde İsmâîl (bugün ziyaret edilen ma'lûm) taşı getirdi. İbrâhîm de onu ayağının altına (iskele olarak) koydu, üzerinde inşaata devam etti. İbrâhîm, yapar, İsmâîl de taş sunardı. Nihâyet inşaat tamam olduktan sonra, baba oğul Beyt'in etrafında dolaşıyorlar ve şöyle duâ ediyorlardı:

رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

"Ey Rabbimiz! Bizden (şu hizmeti) kabul buyur. Şüphesiz hakkıyla işiten, ke­mâliyle bilen Sen'sin Sen." (Bakara: 127)

(Buhârî, Ehâdîsü'l Enbiyâ, 9, Hadîs No: 3364; Ayrıca Bkz: Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi, Hadîs No: 1381, C: 9, S: 115-126)

Bağlantı | kategori: HADİS | tarih: 14/01/2015 | Yorum(0) | Yorum yaz
YORUM YAZINIZ
İSMİNİZ

E-Posta (Gizli)

Web siteniz

Yorumunuz

Güvenlik kodu
21.05.2025Çarşamba
Son Konular .: 127- Hasta İçin Okunacak Dualar! | Yusuf Semmak
.: 126- Her Köşeye ve Her Kişiye Tevhid'i Duyurun! | Yusuf Semmak
.: 125- Ru'yetullah'ı Reddedenlere Reddiye! | Kesitler-3 | Yusuf Semmak
.: 124- Kelime-i Şehadet Nedir? | Kesitler-2 | Yusuf Semmak
.: 123- Tağutu İnkar Etmek İmanın Şartıdır! | Yusuf Semmak
.: 122- Zerre Kadar İman Nedir? | Kesitler-1 | Yusuf Semmak
.: 121- Alın Yazgısı, Kader | Yusuf Semmak
.: 120- İlim Ne İçindir? Kimlere İlim Ehli Denir? | Yusuf Semmak
.: 119- Tekfircilik! | Yusuf Semmak
.: 118- Kur'an ve Sünnet'in Arasını Ayırma! | Yusuf Semmak
.: 117- Tevhid'i Nasıl Anlamalıyız? | Yusuf Semmak
.: 116- Sosyal Medyada Ne Paylaşalım? | Yusuf Semmak
.: NASİHATLER 17
.: 115- Ebu Hanife Hakkında | Yusuf Semmak
.: 114- Arapça Test Çözümleri – Tesniye'nin (İkilin) İ'rabı | Yusuf Semmak
.: 113- Kur’an Okuma ve Öğretme Karşılığında Ücret Almak, Ölüler için Kur’an Okumak ve Rukye Bahsi - PÇMO – 44
.: NASİHATLER 16
.: 112- Peygamberin Kabrini ve Diğer Kabirleri Ziyaret ve Ölülere Nelerin Fayda Vereceği - PÇMO – 43
.: Muhtelif Konularda Kısa Kısa - 7
.: 111- Kâfir Olarak Ölenlere, Dünyadaki İyi Amelleri Fayda Sağlamaz! | Yusuf Semmak
.: 110- Benim Babam da Senin Baban da Ateştedir! | Yusuf Semmak
.: 109- Hz. Ömer’in Hılâfeti Devrinde Bir Adamın Hz. Nebî'nin Kabrine Gelip Onunla Tevessül Etmesi – 42
.: 108- İman Edip Müslüman Olmak Tertemiz Bir Sayfa Açmaktır! | Yusuf Semmak
.: 107- Peygamberimizin Kabrini Ziyaret Meselesi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 41
.: 106- Zamanın Önemi ve Su Gibi Akan Ömür! | Yusuf Semmak
.: 105- Mü’min Sabahlayıp Kafir Akşamlamak veya Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak! | Yusuf Semmak
.: 104- Tarihte Putperestlik Nasıl Başladı? - Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 40
.: 103- Müslümana Sövmenin ve Onunla Savaşmanın Hükmü Nedir? | Yusuf Semmak
.: 102- Türbe ve Kabirleri Ziyaretin, Bid’at Olan Tevessülle İlişkisi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 39
.: 101- Münafıkların Özellikleri Nelerdir? | Yusuf Semmak
.: 100- Müslümanı Tekfir Eden Kimsenin Durumu Nedir? | Yusuf Semmak
.: 99- Tevessülün Anlamı, Kısımları ve Bid’at Olan Tevessül – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 38
.: 98- Ehl-i Kıble Kime Denir? | Yusuf Semmak
Son Yorumlar
Yusuf Semmak
🔸 Rabbimiz, yolunu kaybed
Yusuf Semmak
Kadr Gecesi sebebiyle duâ ediyoru
Yusuf Semmak
Rabbimiz kalan ömrümüzü geçen ömr
Yusuf Semmak
☝️ "Tâğûta ibâdet et
Yusuf Semmak
✍ Sıla-i rahmin ömrü ve rız
Yusuf Semmak
BUNLAR HİÇ EŞİT OLUR MU?! 1- "
Yusuf Semmak
Arkadaşlar, videoyu paylaşalım!
Yusuf Semmak
Bu konuda üç Âyet-i Kerîme zikred
misafir
Thankks forr sharing your thought
Oğuzhan
Admin çok teşekkürler.
İsmail
Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h
Yusuf Semmak
Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi
Bekir Yetginbal
Canım kardeşim selamualeykum GÜN
Bekir Yetginbal
Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini
Mahmut
Selamünaleykum Yusuf peygamberin
Ufuk
Çok güzel
Şeyma
Bu nadide soru ve cevapları için
Ahmet
Doyurucu bir yorum Teşekkürler
Yusuf Semmak
Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha
Baraa
Bence çoooook güzel bir site
ali
İlmî Arapça Sayfası http://www
ali
Faydalı Bir Maksud Programı http
ali
Faydalı Bir Emsile Programı http
Yusuf Semmak
BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA
Derya Atan
Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam
Firdevs Sevgi
inş güzeldit.
misafir
⭐⭐⭐⭐&
mustafa
Abi çook teşekküür ederim
Medine
Cenetin kapısın geçmek istiyom
Yusuf Semmak
Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg
Yusuf
Allah razı olsun hocam çok anlaşı
Yusuf Semmak
Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz,
Meryem
Verdiğiniz bu bilgiler için çok t
© 2012 YUSUFSEMMAK.COM