Araştırmacı, Yazar

ANASAYFA
BİZE ULAŞIN
AMACIMIZ
KUR'AN DİNLE
KİTAPLARIMIZ
DERS VİDEOLARI ARŞİVİ
NOT DEFTERİ
Kasîde-i Lâmiyye: Şeyhu'l-İslâm İbn-i Teymiyye'ye nispet edilen, akîde konusunda yazılmış 16 beyitlik manzûm eserdir. Ehl-i Sünnet ve'l Cemâat'in üzerinde icmâ edilen i'tikâdını içermesi yönüyle önemlidir. Ayrıca özlü ve vecîz olduğu için ezberlenilmesi de kolaydır.


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

ŞEYHU'L-İSLÂM İBN-İ TEYMİYYE’NİN KASÎDE-İ LÂMİYYE’Sİ:

لامية شيخ الإسلام ابن تيمية (يا سائلى عن مذهبى وعقيدتى...)

يَا سَائِلى عَنْ مَذْهَبِى وَعَقيدَتِى *** رُزِقَ الهُدٰى مَنْ لِلْهِدَايةِ يَسْأَلُ

اسْمَعْ كَلاَمَ مُحَقِقٍ فِى قَوْلِهِ *** لاَ يَنْثَنِى عَنْهُ وَلاَ يَتَبَدَّلُ

حُبُّ الصَّحَابَةِ كُلِّهِمْ لِى مَذْهَبٌ *** وَمَوَدَّةُ الْقُرْبٰى بِهَا أَتَوَسَّلُ

وَلِكُلِّهِمْ قَدْرٌ وَفَضْلٌ سَاطِعٌ *** لٰكِنَّمَا الصِّدِّيقُ مِنْهُمْ أَفْضَلُ

وَأَقُولُ فِى الْقُرْاٰنِ مَا جَاءَتْ بِهِ *** اٰيَاتُهُ فَهُوَ القَدِيمُ المُنْزَلُ

وَأَقُولُ قَالَ اللّٰهُ جَلَّ جَلاَلُهُ *** وَالْمُصْطَفَى الْهَادِى وَلاَ أَتأَوَّلُ

 *****

وَجَمِيعُ اٰيَاتِ الصِّفَاتِ أُمِرُّهَا *** حَقًّا كَمَا نَقَلَ الطِّرَازُ الْأَوَّلُ

وَأَرُدُّ عُهْدَتَهَا إِلٰى نُقَّالِهَا *** وَأَصُونُهَا عَنْ كُلِّ مَا يُتَخَيَّلُ

قُبْحًا لِمَنْ نَبَذَ الْقُرْاٰنَ وَرَاءَهُ *** وَإِذَا اسْتَدَلَّ يَقُولُ قَالَ الْأَخْطَلُ

 وَالْمُوْمِنُونَ يَرَوْنَ حَقًّا رَبَّهُمْ *** وَإِلَى السَّمَاءِ بِغَيْرِ كَيْفٍ يَنْزِلُ

وَأُقِرُّ بِالْمِيزَانِ وَالْحَوْضِ الَّذِى *** أَرْجُو بِأَنِّى مِنْهُ رَيًّا أَنْهَلُ

 *****

وَكَذَا الصِّرَاطُ يُمَدُّ فَوْقَ جَهَنَّمَ *** فَمُوَحِّدٌ نَاجٍ واٰخَرُ مُهْمَلُ

 وَالنَّارُ يَصْلاَهَا الشَّقِيُّ بِحِكْمَةٍ *** وَكَذَا التَّقِيُّ إِلَى الْجِنَانِ سَيَدْخُلُ

وَلِكُلِّ حَيٍّ عَاقِلٍ فِى قَبْرِهِ *** عَمَلٌ يُقَارِنُهُ هُنَاكَ وَيُسْأَلُ

هٰذَا اعْتِقَادُ الشَّافِعِيِّ وَمَالِكٍ *** وَأَبِى حَنِيفَةَ ثُمَّ أَحْمَدَ يُنْقَلُ

 فَإِنِ اتَّبَعْتَ سَبِيلَهُمْ فَمُوَفَّقٌ *** وَإِنِ ابْتَدَعْتَ فَمَا عَلَيْكَ مُعَوَّلٌ


KASÎDE-İ LÂMİYYE VE TERCÜMESİ:

ما هو مذهبكم وما هي عقيدتكم؟

Mezhebiniz ve akîdeniz nedir?

يَا سَائِلى عَنْ مَذْهَبِى وَعَقيدَتِى *** رُزِقَ الهُدٰى مَنْ لِلْهِدَايةِ يَسْأَلُ

"Ey bana mezhebimi ve akîdemi soran! Hidâyeti (doğru yolu) soran, hidâyetle (doğru yol ile) rızıklandırılsın.

 اسْمَعْ كَلاَمَ مُحَقِقٍ فِى قَوْلِهِ *** لاَ يَنْثَنِى عَنْهُ وَلاَ يَتَبَدَّلُ

Sözünü tahkîk ederek söyleyen, bundan yan çizmeyen ve (Selef’in mezhebini başkasıyla) değiştirmeyenin sözünü dinle!

 وما هو اعتقادكم فى الصحابة وأهل البيت؟

Sahâbe ve Ehl-i Beyt hakkında i’tikâdınız nedir?

 حُبُّ الصَّحَابَةِ كُلِّهِمْ لِى مَذْهَبٌ *** وَمَوَدَّةُ الْقُرْبٰى بِهَا أَتَوَسَّلُ

Bütün ashâbı sevmek benim için mezhebdir (benim yolumdur). Ve akrabalık (Ehl-i Beyt) sevgisini (Allah’a yakın olmaya) vesîle sayarım.

 وَلِكُلِّهِمْ قَدْرٌ وَفَضْلٌ سَاطِعٌ *** لٰكِنَّمَا الصِّدِّيقُ مِنْهُمْ أَفْضَلُ

(Sahâbîlerden) hepsinin apaçık kadri ve fazileti vardır. Fakat aralarında (Ebû Bekr) es-Sıddîk daha faziletlidir.

 وماذا تقولون فى كتاب الله وأسمائه وصفاته؟

Allah’ın Kitâbı, O’nun isimleri ve sıfatları hakkında ne söylersiniz?

وَأَقُولُ فِى الْقُرْاٰنِ مَا جَاءَتْ بِهِ *** اٰيَاتُهُ فَهُوَ القَدِيمُ المُنْزَلُ

Kur’ân hakkında (yalnızca) Âyetlerinde geçenleri söylerim. O kadîmdir, (Allah tarafından) indirilmiştir.

وَأَقُولُ قَالَ اللّٰهُ جَلَّ جَلاَلُهُ *** وَالْمُصْطَفَى الْهَادِى وَلاَ أَتأَوَّلُ

Ve derim ki: Allah Azze ve Celle (böyle) buyurdu ve hidâyet yolunu gösteren (Muhammed) Mustafa (böyle dedi) ve te’vîl etmem (onların sözlerini)!

*****

وَجَمِيعُ اٰيَاتِ الصِّفَاتِ أُمِرُّهَا *** حَقًّا كَمَا نَقَلَ الطِّرَازُ الْأَوَّلُ

İlâhî sıfatlara dair bütün Âyetleri (en hayırlı) ilk neslin (Selef-i Sâlihîn’in) naklettiği gibi (ta’tîlsiz ve te'vîlsiz) hak olarak kabul ederim.

وَأَرُدُّ عُهْدَتَهَا إِلٰى نُقَّالِهَا *** وَأَصُونُهَا عَنْ كُلِّ مَا يُتَخَيَّلُ

Bunun mes'ûliyetini de bu nakli yapanlara havâle ederim. Ve bu hususta tahayyül edilen (hayâlî olarak uydurulan) her şeyden onları korurum.

قُبْحًا لِمَنْ نَبَذَ الْقُرْاٰنَ وَرَاءَهُ *** وَإِذَا اسْتَدَلَّ يَقُولُ قَالَ الْأَخْطَلُ

Yazıklar olsun, Kur’ân’ı arkasına atan ve delil istendiğinde de: el-Ahtal (şöyle) dedi, diyene!

 وَالْمُوْمِنُونَ يَرَوْنَ حَقًّا رَبَّهُمْ *** وَإِلَى السَّمَاءِ بِغَيْرِ كَيْفٍ يَنْزِلُ

Mü’minler Rablerini (âhirette) hak olarak (mecâzî anlamda değil, hakikaten) göreceklerdir. Ve (O Azze ve Celle, Hadîste belirtildiği üzere) semâya (dünya semâsına) keyfiyetsiz olarak nüzûl eder (iner).

 وماذا تعرفون عن أحوال يوم القيامة؟

Kıyâmet gününün ahvâli (halleri) hakkında ne biliyorsunuz?

وَأُقِرُّ بِالْمِيزَانِ وَالْحَوْضِ الَّذِى *** أَرْجُو بِأَنِّى مِنْهُ رَيًّا أَنْهَلُ

Mîzânı ve kendisinden içip, susuzluğumu gidereceğini ümit ettiğim Havz’ı ikrâr ve kabul ederim.

 *****

وَكَذَا الصِّرَاطُ يُمَدُّ فَوْقَ جَهَنَّمَ *** فَمُوَحِّدٌ نَاجٍ واٰخَرُ مُهْمَلُ

Aynı şekilde cehennemin üstünde uzatılan sırâtı da (kabul ederim). Muvahhid olan (onun üzerinden geçerek) kurtulacak, diğer(ler)i ise terk edilecektir.

 وَالنَّارُ يَصْلاَهَا الشَّقِيُّ بِحِكْمَةٍ *** وَكَذَا التَّقِيُّ إِلَى الْجِنَانِ سَيَدْخُلُ

Şakî (bedbaht) kimse (İlâhî) hikmet gereği cehenneme girecek; takvâ sahibi olan kimse de aynı şekilde (İlâhî hikmet gereği) cennetlere girecektir.

 وماذا تعرفون فى القبر؟

Kabir hakkında ne biliyorsunuz?

وَلِكُلِّ حَيٍّ عَاقِلٍ فِى قَبْرِهِ *** عَمَلٌ يُقَارِنُهُ هُنَاكَ وَيُسْأَلُ

Her akıl sahibi canlının (mükellef’in) kabrinde ameli kendisiyle birlikte olacak (kendisine eşlik edecek) ve ona (kabirde) soru sorulacaktır.

اعتقاد من هذا؟

Bu kimin i’tikâdıdır?

هٰذَا اعْتِقَادُ الشَّافِعِيِّ وَمَالِكٍ *** وَأَبِى حَنِيفَةَ ثُمَّ أَحْمَدَ يُنْقَلُ

Şafiî’nin de, Mâlik’in de, Ebu Hanîfe’nin de sonra da Ahmed’in de nakledilegelen i’tikâdı budur!

 فَإِنِ اتَّبَعْتَ سَبِيلَهُمْ فَمُوَفَّقٌ *** وَإِنِ ابْتَدَعْتَ فَمَا عَلَيْكَ مُعَوَّلٌ

Eğer onların yoluna tâbi olursan, muvaffak (kılınıp başarılı) olursun (İlâhî tevfîke mazhar olursun). Ve eğer bid’at çıkarırsan, kimse senin yolunu dayanak kabul etmez (i’timâd edilmezsin)."

 (Cilâu’l Ayneyn bi-Muhâkemeti’l Ahmedeyn, Ebû’l Berekât Nu’mân b. Mahmûd el-Âlûsî, Thk: Dânî b. Münîr Âl-i Zehvî, el-Mektebetü’l Asriyye, Beyrût, h.1427/m.2006, S: 76, 77; Bu eser Ahmed b. Teymiyye el-Harrânî’yi bazı meselelerde tenkîd eden Ahmed b. Hacer el-Heytemî el-Mekkî’ye reddiye olarak yazılmıştır.)


AÇIKLAMALAR:

 Kasîdenin beyitleri arasında yer alan sorular -dizelerin daha iyi anlaşılması için- tarafımızdan eklenmiştir.

 “Lâmiyye Kasîdesi” adıyla bilinen bu şiir, İbn-i Teymiyye’ye (d.661/1263-v.728/1328) nispet edilmektedir. 16 ikili dizeden oluşmaktadır. Bazı nüshalarda 15 ikili dize olarak da yer almaktadır. Dize sonları “lâm” harfiyle bittiği için bu adı almıştır. Akîde konusunda kısa, vecîz, terennüm edilmesi ve ezberlenilmesi oldukça kolay bir kasîdedir. Bu sebeple çocukların ve ilim tâliplerinin başlangıç aşamasında ezberleyecekleri metinler arasında ilk sıralarda yer alır. Bu kasîdeyi, Hanbelî fakîhlerinden “el-İnsâf” adlı eserin sahibi el-Merdâvî “el-Leâliu’l Behiyye fî Şerhi Lâmiyyeti Şeyhı’l-İslâm İbn-i Teymiyye” [Thk: Iyâd b. Abdüllatîf b. İbrâhîm el-Kaysî, Dâru İbn-i Hazm, Beyrût, S: 31-32/44-185] adlı eserinde şerhetmiştir.

Lâmiyye kasîdesinin yazma nüshası Şeyhu’l-İslâm İbn-i Teymiyye’nin iki meşhûr eseri (el-Vasıyyetü’l Kübrâ ve el-Edilletü’l Beyyine) ile birlikte (Câmiatü Melik Suûd, No: 6/1928)’de bulunmaktadır. Mecmûu’l Fetâvâ (6/297)'de ise, bu kasîdenin şu beyti yer almaktadır:

 قُبْحًا لِمَنْ نَبَذَ الْقُرْاٰنَ وَرَاءَهُ *** وَإِذَا اسْتَدَلَّ يَقُولُ قَالَ الْأَخْطَلُ

“Yazıklar olsun, Kur’ân’ı arkasına atan ve delil istendiğinde de: el-Ahtal (şöyle) dedi, diyene!”

 İbn-i Teymiyye, Mecmûu’l Fetâvâ’da bu beyti, وَقَدْ أَنْشَدَ فِيهِمُ الْمُنْشِدُ “Onlar hakkında bir münşid (neşîde/şiir okuyan) şöyle söyledi” ifadesini kullanarak, onu kendisine değil, Allah’ın Kelâmı yerine el-Ahtal’ın sözüne dayanarak delil getirenlerin zemmi hakkında şiir inşâd eden kimselerden birine isnâd etmiştir. Türkçe’de de bu tarz ifadeler kullanılır. Kişi bazen kendisine ait bir şiiri, kendini zikretmeden, “şâirin dediği gibi…” veya “şâir şöyle der…” diyerek söyler. Allah en iyi bilendir.

İbn-i Teymiyye’nin bu beyti zikretmesinin nedeni; el-Ahtal’ın sözlerini kendilerine delil alan Kelâmcıları kınamaktır. Çünkü Kelâmcılar, “Kelâm-ı Nefsî” ve “Kelâm-ı Lafzî” şeklinde bir anlayış icat etmişler ve Allah’ın Kelâmının mahlûk (yaratılmış) olduğunu savunmuşlardır. Bunun delili sorulduğunda ise, el-Ahtal’ın şu dizelerini delil göstermişlerdir.

 el-Ahtal şöyle demiştir:

إِنَّ الْكَلاَمَ لَفِى الْفُؤَادِ وَإِنَّمَا *** جُعِلَ اللِّسَانُ عَلَى الْفُؤَادِ دَلِيلًا

“Şüphesiz söz (kelâm) kalpte olandır. Dil ise ancak kalpte olanın bir delilidir (göstergesidir).” (Mecmûu’l Fetâvâ, 6/296; 7/138,139; Der’u Teârudı’l Akl ve’n Nakl, Thk: M. Reşâd Sâlim, 2/85)

İmam Zehebî, sürekli olarak Kelâmcılarla tartışan ve onları yeren Şeyh Ebû’l Beyân’ın görüşlerini naklederken, onun bir gün Şeyh el-Emîn olarak bilinen İbn-i Temîm ile münâzarası sırasında hasmına şöyle dediğini nakleder: “Yazıklar olsun sana! Hanbelîlere, (…) delil nedir, diye sorulsa, onlar; قَالَ اللّٰهُ كَذَا وَ قَالَ رَسُولُهُ كَذَا ‘Allah böyle buyurdu, Rasûlü böyle buyurdu’ der. Ama sizlere; مَا الدَّلِيلُ عَلَى أَنَّ الْقُرْاٰنَ مَعْنًى فِى النَّفْسِ؟ ‘Kur’ân’ın nefiste bir mânâ olduğunun delili nedir?’ diye sorulacak olursa, siz; el-Ahtal: إِنَّ الْكَلَامَ لَفِى الْفُؤَادِ ‘Şüphesiz söz kalpte olandır’ dedi, dersiniz. Şu el-Ahtal dediğiniz kim oluyor?! Kötü bir Hristiyandır. Mezhebinizi onun şiirinden aldığınız bir beytin üzerine binâ ettiniz, Kitâb ve Sünneti terk ettiniz!..” (el-Uluvv, İmam Zehebî, Mektebetü Edvâi’s Selef, Riyâd, h.1416/m.1995, S: 265, 266)

Kitâb ve Sünneti terk edip de, şeytanların ve nefislerin süslü gösterdiği yaldızlı sözlerin peşine düşenler, “İlk Nesil” (الطِّرَازُ الْأَوَّلُ أَيْ الرَّعِيلُ الْأَوَّلُolan o Sâlih Selef’in yolundan yani Fâtiha: 6, Nisâ: 115 ve Tevbe: 100. Âyetlerde de belirtilen bütün mü’minlerin üzerinde bulunduğu ve bulunması gereken Sırât-ı Müstekîm’den sapıp, bid’at ve dalâlet yollarına sürüklenirler!

Bu kasîdenin, İbn-i Teymiyye’ye nispeti kat’î delillerle ispatlanmış olmasa da, kasîdede Ehl-i Sünnet ve’l Cemâat’in (Ümmetin Selef’inin) icmâ ile kabul edilmiş akîdesine yer verilmiştir. Bu nedenle önemlidir.

Son olarak da, kasîdede bahsi geçen el-Ahtal hakkında kısa bilgi verelim…

Bu kelimenin kökü olan “hatal” (خَطَلٌ) kelimesi lügatta, (الْخَطَأُ فِى الْكَلاَمِ) “konuşurken hata yapmak, hataya düşmek” demektir. Ahtal kelimesi de, çok konuşurken çok hata eden anlamındadır. Genel bir kâide olarak söylersek; hiç şüphesiz çok konuşan çok yanılır ve çok hata eder.

el-Ahtal; Ğıyâs b. Ğavs et-Tağlibî en-Nasrânî isimli, Hristiyan, teslîse inanan ve Emevîler (Abdülmelik b. Mervân) zamanında yaşamış (d.20/641-ö.92/710-11) meşhûr bir şâirdir. (Siyeru A’lâmi’n Nubelâ, İmam Zehebî, Thk: Hassân Abdülmennân, Beytü’l Efkâri’d Düveliyye, Beyrût, No: 4453, 2/3006; [Müessesetü’r Risâle, No: 225, 4/589])

Bu kişinin “el-Ahtal” (الْأَخْطَلُ) lakabını alması hakkında birçok sebep zikredilmiş olsa da, çoğunlukla çok ve boş konuştuğu için “geveze, ahmak, aptal, boşboğaz” anlamına gelen bu kelime onun lakabı olmuştur.

Tarih gerçekten tekerrürden ibârettir. O devirde, Hristiyan şâir el-Ahtal’ın bazı şiirleriyle delil getirip, akîdelerini o dizeler ve beyitler üzerine -örümceğin evi misâli- binâ edenler olduğu gibi, bugün de, dinlerini, gayrimüslim ve putperest bazı şâirlerin, filozofların ve düşünürlerin görüşleri üzerine binâ edenler, Allah ve Rasûlünün buyruklarını arkalarına atarak, atalarının, şeyhlerinin, üstadlarının sözlerine tâbi olanlar maalesef ki bulunmaktadır. Bugün birçoklarına Şer’î bir meselede “delil nedir?” diye sorulduğunda, “Allah böyle buyurdu…, Rasûlullah şöyle dedi…” demek yerine; şiir, vecîze, darbımesel, fıkra, hikâye, masal, destan, mitoloji, isrâliyyât, gayrimuteber te’vîl veya fâsid kıyâs ile delil getirmeye kalkışmaktadırlar! Neticede de, vahyi terk edip, felsefeye ve hevâya uymaktadırlar!..

Duamız odur ki:

اللّٰهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقًّا وَارْزُقْنَا اتِّبَاعَهُ وَأَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَارْزُقْنَا اجْتِنَابَهُ

وَلَا تَجْعَلْهُ مُلْتَبِسًا عَلَيْنَا فَنَضِلَّ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا

“Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona ittibâ etmekle (uymakla) bizi rızıklandır. Bâtılı da bâtıl olarak göster ve ondan ictinâb etmekle (sakınmakla) bizi rızıklandır. Bize karmaşık gösterme ki, sapmayalım. Bizi müttakîlere önder kıl.” (Tefsîru’l Kur’âni’l Azîm, İbn-i Kesîr, 1/247)

 Yûsuf Semmak

25 Muharrem 1440/5 Ekim 2018 – Cuma


Bağlantı | kategori: AKAİD-TEVHİD | tarih: 09/10/2018 | Yorum(1) | Yorum yaz
Yusuf SemmakSon mısralar/dizeler hep "Lâm" harfiyle bittiği için bu kasîde'ye "Kasîde-i Lâmiyye" adı verilmiştir.
tarih: 24.12.2021
YORUM YAZINIZ
İSMİNİZ

E-Posta (Gizli)

Web siteniz

Yorumunuz

Güvenlik kodu
08.12.2024Pazar
Son Konular .: NASİHATLER 17
.: 115- Ebu Hanife Hakkında | Yusuf Semmak
.: 114- Arapça Test Çözümleri – Tesniye'nin (İkilin) İ'rabı | Yusuf Semmak
.: 113- Kur’an Okuma ve Öğretme Karşılığında Ücret Almak, Ölüler için Kur’an Okumak ve Rukye Bahsi - PÇMO – 44
.: NASİHATLER 16
.: 112- Peygamberin Kabrini ve Diğer Kabirleri Ziyaret ve Ölülere Nelerin Fayda Vereceği - PÇMO – 43
.: Muhtelif Konularda Kısa Kısa - 7
.: 111- Kâfir Olarak Ölenlere, Dünyadaki İyi Amelleri Fayda Sağlamaz! | Yusuf Semmak
.: 110- Benim Babam da Senin Baban da Ateştedir! | Yusuf Semmak
.: 109- Hz. Ömer’in Hılâfeti Devrinde Bir Adamın Hz. Nebî'nin Kabrine Gelip Onunla Tevessül Etmesi – 42
.: 108- İman Edip Müslüman Olmak Tertemiz Bir Sayfa Açmaktır! | Yusuf Semmak
.: 107- Peygamberimizin Kabrini Ziyaret Meselesi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 41
.: 106- Zamanın Önemi ve Su Gibi Akan Ömür! | Yusuf Semmak
.: 105- Mü’min Sabahlayıp Kafir Akşamlamak veya Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak! | Yusuf Semmak
.: 104- Tarihte Putperestlik Nasıl Başladı? - Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 40
.: 103- Müslümana Sövmenin ve Onunla Savaşmanın Hükmü Nedir? | Yusuf Semmak
.: 102- Türbe ve Kabirleri Ziyaretin, Bid’at Olan Tevessülle İlişkisi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 39
.: 101- Münafıkların Özellikleri Nelerdir? | Yusuf Semmak
.: 100- Müslümanı Tekfir Eden Kimsenin Durumu Nedir? | Yusuf Semmak
.: 99- Tevessülün Anlamı, Kısımları ve Bid’at Olan Tevessül – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 38
.: 98- Ehl-i Kıble Kime Denir? | Yusuf Semmak
.: 97- Hz. Yusuf’un Mısır’daki Konumu (3) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 37
.: 96- Bir Mezhebe Uymak Zorunda mıyız? | Yusuf Semmak
.: 95- Hz. Yusuf’un Mısır’daki Konumu (2) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 36
.: 94- Hz. Yûsuf’un Mısır’daki Konumu (1) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 35
.: 93- Ru'yetullah (Allah'ın Görülmesi) Meselesi | Yusuf Semmak
.: 92- Allah’tan Başka Kanun Koyucu Yoktur! (2) - Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 34
.: 91- Allah’tan Başka Kanun Koyucu Yoktur! (1) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 33
.: 90- Hz. İbrahim’in Nemrud’a, Babasına ve Kavmine Tebliği – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 32
.: 89- Allah ve Mahlukat İlişkisi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 31
.: 88- O Büyük Mahkeme'de! (Şiir)
.: 87- İmanın Artıp Eksilmesi Meselesi ve Ehl-i Kıble Kimdir? – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 30
.: 86- Peygamberimiz İslam’a Davet Metodu – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 29
Son Yorumlar
misafir
Good blog post. I certainly appre
Oğuzhan
Admin çok teşekkürler.
İsmail
Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h
Yusuf Semmak
Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi
Bekir Yetginbal
Canım kardeşim selamualeykum GÜN
Bekir Yetginbal
Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini
Mahmut
Selamünaleykum Yusuf peygamberin
Ufuk
Çok güzel
Şeyma
Bu nadide soru ve cevapları için
Ahmet
Doyurucu bir yorum Teşekkürler
Yusuf Semmak
Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha
Baraa
Bence çoooook güzel bir site
ali
İlmî Arapça Sayfası http://www
ali
Faydalı Bir Maksud Programı http
ali
Faydalı Bir Emsile Programı http
Yusuf Semmak
BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA
Derya Atan
Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam
Firdevs Sevgi
inş güzeldit.
misafir
⭐⭐⭐⭐&
mustafa
Abi çook teşekküür ederim
Medine
Cenetin kapısın geçmek istiyom
Yusuf Semmak
Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg
Yusuf
Allah razı olsun hocam çok anlaşı
Yusuf Semmak
Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz,
Meryem
Verdiğiniz bu bilgiler için çok t
Yusuf Semmak
+ Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d
Yusuf Semmak
Güzel bir yorum. Fakat biraz açık
metin
hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi
Rüya
Çok teşekkür ederim
Şule
Çok teşekkürler
sadullah demircioğlu
abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın
Yusuf Semmak
Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “
Yusuf Semmak
EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas
© 2012 YUSUFSEMMAK.COM