Araştırmacı, Yazar

ANASAYFA
BİZE ULAŞIN
AMACIMIZ
KUR'AN DİNLE
KİTAPLARIMIZ
DERS VİDEOLARI ARŞİVİ
NOT DEFTERİ
Türkçe’de sıklıkla yanlış kullanılan kelimeleri doğrularıyla birlikte verdiğimiz bu çalışmamızda, teknik olarak bir noktaya dikkat çekmek isteriz. Bir örnek ile açıklayalım: Örnek: "Müştak (türemiş): Yanlış – Müştâk (özleyen): Doğru". Bu ve benzeri örneklerdeki “yanlış-doğru” ayrımında şu noktaya dikkat edilmelidir. Bu iki kelimeden; önce zikredilip de “yanlış” olduğu belirtilen kelime, daha sonra “doğru” olarak verilen kelimeyi kullanmak isterken, telaffuz ya da yazım hatasına düşerek, hatalı bir kullanım gerçekleştirmektir. Bu teknik bilgiyi göz önünde bulundurursak, “yanlış” olarak verilen kelimelerin; anlamsız kelimeler de olabileceğini, yazım yanlışı da barındırabileceğini hatta bazen de bir kelimeyi başka kelime yerine kullanmak şeklinde başka anlama gelen bir kelimenin de olabileceğini görürüz. Meselâ; az önceki misâlimizde her iki kelime de anlamlıdır ama konuşan ya da yazan kimse, “müştâk olan” yani “özleyen” anlamındaki "müştâk" kelimesini kullanmak isterken, yanlışlıkla “türeyen” anlamındaki "müştak" kelimesini kullanmıştır. Bu durumun, “Çiy (şebnem): Yanlış – Çiğ (pişmemiş): Doğru” örneğinde de söz konusu olduğunu görebiliriz. Her iki kelime de anlamlı olsa da, konuşan ya da yazan kimse, “pişmemiş” anlamındaki “çiğ” kelimesini kullanmak isterken, yanlışlıkla “şebnem” anlamındaki “çiy” kelimesini kullanmıştır. Bu nedenle de, maksadını ifade edemediği için, kullandığı kelimenin farklı bir anlamı olsa da, onu “yanlış” olarak ifade ettik.

 

GENELDE YANLIŞ KULLANILAN KELİMELER VE DOĞRU YAZILIŞLARI:

YANLIŞ – DOĞRU:

Acenta: Yanlış – Acente: Doğru

Adletmek: Yanlış Addetmek (saymak): Doğru

Aferim: Yanlış – Aferin: Doğru

Ahçı: Yanlış – Aşçı: Doğru

Akapunktur: Yanlış – Akupunktur: Doğru

Aliminyum: Yanlış – Alüminyum: Doğru

Allerji: Yanlış – Alerji: Doğru

Antreman: Yanlış – Antrenman: Doğru

✔ Antiparantez (parantez karşıtı): Yanlış – Antrparantez (parantez arasında):  Doğru

Apandist, apantist: Yanlış – Apandisit: Doğru

Aparatif, aperatif: Yanlış – Aperitif: Doğru

Apo, Aptullah: Yanlış – Abdullah: Doğru

Aptes: Yanlış – Abdest: Doğru

Arasıra: Yanlış – Ara sıra: Doğru

Artiz: Yanlış – Artist: Doğru

Asa, âsâ: Yanlış – Asâ: Doğru

Asvalt: Yanlış – Asfalt: Doğru

Ateşe: Yanlış – Ataşe: Doğru

Atmış: Yanlış – Altmış: Doğru

Azerbeycan: Yanlış – Azerbaycan: Doğru

Baya: Yanlış – Bayağı: Doğru

Beyenmek: Yanlış – Beğenmek: Doğru

Beynelminel: Yanlış – Beynelmilel (uluslararası): Doğru

Bilader: Yanlış – Birader: Doğru

Bilimum: Yanlış – Bilumum: Doğru

Bilmiyom: Yanlış – Bilmiyorum: Doğru

Bir çok: Yanlış – Birçok: Doğru

Bir kaç: Yanlış – Birkaç: Doğru

Birfiil: Yanlış – Bilfiil (fiilen, fiilî olarak): Doğru

Birhaber, bir haber: Yanlış – Bihaber (habersiz): Doğru

Birşey: Yanlış – Bir şey: Doğru

Bu gün: Yanlış – Bugün: Doğru

Burda: Yanlış – Burada: Doğru

Cant: YanlışJant: Doğru

Cürret: Yanlış – Cür’et (cesaret, atılganlık, arsızlık): Doğru

Çinekop: Yanlış – Çinakop: Doğru

Çiy (şebnem): Yanlış – Çiğ (pişmemiş): Doğru

Çukulata: Yanlış – Çikolata: Doğru

Çünki: Yanlış – Çünkü: Doğru

Dakka: Yanlış – Dakika: Doğru

Debrej: Yanlış – Debriyaj: Doğru

Demogoji: Yanlış – Demagoji: Doğru

Deynek: Yanlış – Değnek: Doğru

Diil, deil, deyil: Yanlış – Değil: Doğru

Dinazor: Yanlış – Dinozor: Doğru

Direk: Yanlış – Direkt (doğrudan): Doğru

Distiribitör: Yanlış – Distribütör: Doğru

Dolayısıyle: Yanlış – Dolayısıyla: Doğru

Döküman: Yanlış – Doküman: Doğru

Dövüz: Yanlış – Döviz: Doğru

Düblaj: Yanlış – Dublaj: Doğru

Egsos, egzos: Yanlış – Egzoz: Doğru

Ehemniyet: Yanlış – Ehemmiyet (önem): Doğru

Eleminasyon: Yanlış – Eliminasyon (eleme, eleyerek seçme): Doğru

Endirek: Yanlış – Endirekt (dolaylı): Doğru

Enstantene: Yanlış – Enstantane: Doğru

Erezyon: Yanlış – Erozyon: Doğru

Esame: Yanlış – Esâmî (isimler): Doğru

Esmâül Hüsnâ: Yanlış – el-Esmâul Husnâ, Esmâ-i Husnâ, Esmâullâhil Husnâ: Doğru

Espiri: Yanlış – Espri: Doğru

Es-selâmun aleyküm, selâmın aleyküm: Yanlış – Es-selâmu aleyküm, selâmun aleyküm: Doğru

Estağfurullah: Yanlış – Estağfirullah: Doğru

Eşki: Yanlış – Ekşi: Doğru

Eşkiya: Yanlış – Eşkıya: Doğru

Eşortman: Yanlış – Eşofman: Doğru

Ezzane: Yanlış – Eczane: Doğru

Farzımahal: Yanlış – Farzımuhal, farzımuhâl, farz-ı muhâl (imkânsızın varsayımı, “olması imkânsız veya güç ama olmuş sayalım” anlamında kullanılır): Doğru

Fato: Yanlış – Fatma: Doğru

Felan: Yanlış – Falan: Doğru

Ferâset, feraset (binicilik): Yanlış – Firâset, firaset (anlama, kavrama ve sezme kabiliyeti, anlayış, kavrayış, sezgi ve ince görüş): Doğru

Feyzo: Yanlış – Feyyaz: Doğru

Florasan: Yanlış – Floresan: Doğru

Gardolap: Yanlış – Gardırop: Doğru

Gelcem: Yanlış – Geleceğim: Doğru

Genede: Yanlış – Gene de: Doğru

Girifttar: Yanlış – Giriftar (kyakalanmış, tutulmuş): Doğru

Gitçem: Yanlış – Gideceğim: Doğru

Göz yaşı: Yanlış – Gözyaşı: Doğru

Gramafon: Yanlış – Gramofon: Doğru

Grayder: Yanlış – Greyder: Doğru

Halisinasyon, halisilasyon: Yanlış – Halüsinasyon: Doğru

Haparlör, aparlör: Yanlış – Hoparlör: Doğru

HasbinAllah: Yanlış – HasbunAllah: Doğru

Hazır cevap: Yanlış – Hazırcevap: Doğru

Hergün: Yanlış – Her gün: Doğru

Herhangibir, her hangi bir: Yanlış – Herhangi bir: Doğru

Herkez: Yanlış – Herkes: Doğru

Herşey: Yanlış – Her şey: Doğru

Hipodrum: Yanlış – Hipodrom: Doğru

İbo: Yanlış – İbrahim: Doğru

İddaa: Yanlış – İddia: Doğru

İlizyon, ilüzyon: Yanlış – İllüzyon: Doğru

İlla ki: Yanlış – İllaki: Doğru

İmtahan: Yanlış – İmtihan: Doğru

İnsiyatif: Yanlış – İnisiyatif: Doğru

İnternet: Yanlış – İnternet: Doğru

İso: Yanlış – İsmail: Doğru

İşşAllah: Yanlış – İnşâAllah: Doğru

Kadirşinast: Yanlış – Kadirşinas (kadirbilir): Doğru

Kalörüfer: Yanlış – Kalorifer: Doğru

Kapora: Yanlış – Kaparo: Doğru

Karma karışık: Yanlış – Karmakarışık: Doğru

Karnıbahar: Yanlış – Karnabahar: Doğru

Kelli felli: Yanlış – Kerli ferli: Doğru

Kifayi: Yanlış – Kifâî: Doğru

Kitapevi: Yanlış – Kitabevi: Doğru

Komidin: Yanlış – Komodin: Doğru

Kontür: Yanlış – Kontör: Doğru

Kurdale: Yanlış – Kurdele: Doğru

Küpür: Yanlış – Kupür: Doğru

Küsür: Yanlış – Küsur: Doğru

Labaratuar, labaratuvar: Yanlış – Laboratuvar: Doğru

Lavoba, lavobo: Yanlış – Lavabo: Doğru

Laylon: Yanlış – Naylon: Doğru

✔ Mahçup: Yanlış – Mahcup (utangaç): Doğru

Mahfolmak, maffolmak: Yanlış – Mahvolmak: Doğru

Maho: Yanlış – Mahmut/d: Doğru

Mahsûr, mahsur (muhâsara edilmiş, etrafı çevrilmiş, kuşatılmış): Yanlış – Mahzûr, mahzur (sakınılacak, korkulacak, çekinilecek şey, sakınca, tehlike, zorluk, meşakkat, engel, mâni, yasak, haram): Doğru

Malesef: Yanlış – Maalesef: Doğru

Mami: Yanlış – Muhammet/d: Doğru

Maydonoz: Yanlış – Maydanoz: Doğru

Melemen: Yanlış – Menemen: Doğru

✔ Mefât/mefat etmek: Yanlış – Vefât etmek (ölmek): Doğru

Melhem: Yanlış – Merhem: Doğru

Memo: Yanlış – Mehmet/d: Doğru

Menapoz: Yanlış – Menopoz: Doğru

Menejer: Yanlış – Menajer: Doğru

✔ Meshep: Yanlış – Mezhep: Doğru

Meteroloji: Yanlış – Meteoroloji: Doğru

Mobilye: Yanlış – Mobilya: Doğru

Muhattap: Yanlış – Muhatap: Doğru

Mundar: Yanlış – Murdar (pis, kirli): Doğru

Musab, musâb (isâbet edilmiş, âfete maruz kalmış): Yanlış – Mus’ab (şehîd olan meşhûr bir sahâbî ismi, zor, güçlü, dayanıklı): Doğru

Musti: Yanlış – Mustafa: Doğru

Mutahassıp: Yanlış – Mutaassıp/b (tutucu, bağnaz, fanatik): Doğru

✔ Müdüre: Yanlış – Müdîre: Doğru

 Mühüm: Yanlış – Mühim (önemli): Doğru

Münübüs: Yanlış – Minibüs: Doğru

Müsade: Yanlış – Müsaade: Doğru

Müstehak: Yanlış – Müstahak: Doğru

Müşkül: Yanlış – Müşkil (kapalı, karmaşık): Doğru

Müşkülat: Yanlış – Müşkilat (problemler): Doğru

Müşküle: Yanlış – Müşkile (problem, sorun): Doğru

Müştak (türemiş): Yanlış – Müştâk (özleyen): Doğru

Mütevazi: Yanlış – Mütevazı: Doğru

Nacizane: Yanlış – Naçizane: Doğru

Nalet: Yanlış – Lanet, lânet, la’net: Doğru

Nasılki: Yanlış – Nasıl ki: Doğru

Nufus: Yanlış – Nüfus: Doğru

Nüfus: Yanlış – Nüfuz, nüfûz (etki, tesir, geçme, söz geçirme): Doğru

Onure etmek: Yanlış – Onore etmek: Doğru

Orda: Yanlış – Orada: Doğru

Orjin: Yanlış – Orijin (soy sop, köken, kaynak): Doğru

Orjinal: Yanlış – Orijinal: Doğru

Palyanço: Yanlış – Palyaço: Doğru

Panaroma: Yanlış – Panorama: Doğru

Parantes, parentez: Yanlış – Parantez: Doğru

Patatez: Yanlış – Patates: Doğru

Peştemal: Yanlış – Peştamal: Doğru

Pirüpak (TDK’nın yanlış imlâsı), piripak, pir-i pak, pîr-i pâk: Yanlış – Pür-i pâk (tertemiz): Doğru

Pinpirik: Yanlış – Pimpirik (kuşkucu): Doğru

Poça, poaça, poğça: Yanlış – Poğaça: Doğru

Rakkam: Yanlış – Rakam: Doğru

Randevü: Yanlış – Randevu: Doğru

Rütuş: Yanlış – Rötuş: Doğru

Sağsalim: Yanlış – Sağ salim: Doğru

Saol: Yanlış – Sağol: Doğru

Saten: Yanlış – Zaten, zâten (aslında, esasen, tabîî olarak): Doğru

Sezeryen: Yanlış – Sezaryen: Doğru

Sinama: Yanlış – Sinema: Doğru

Sitin: Yanlış – Sittîn (altmış): Doğru

Slagon: Yanlış – Slogan: Doğru

Sohpet: Yanlış – Sohbet: Doğru

Sülo: Yanlış – Süleyman: Doğru

Süpriz: Yanlış – Sürpriz: Doğru

Şarter, şartel: Yanlış – Şalter: Doğru

Şarz: Yanlış – Şarj: Doğru

Şemşiye: Yanlış – Şemsiye: Doğru

✔ Şerrî (şerre ait, şerle/kötülükle ilgili): Yanlış – Şer'î (Şerîat'e ait, Şerîat'e uygun, Şerîatle ilgili): Doğru

Şevkat: Yanlış – Şefkat: Doğru

Şöför: Yanlış – Şoför: Doğru

Şuan: Yanlış – Şu an: Doğru

Şurda: Yanlış – Şurada: Doğru

Tahsilat: Yanlış – Taksîrât (günahlar, kusurlar): Doğru

Taktir: Yanlış – Takdir: Doğru

Tastik: Yanlış – Tasdik: Doğru

Tatanoz, tatanos: Yanlış – Tetanos: Doğru

Tenefüs: Yanlış – Teneffüs: Doğru

Tiskinmek: Yanlış – Tiksinmek: Doğru

Traş: Yanlış – Tıraş: Doğru

Tualet: Yanlış – Tuvalet: Doğru

Ukte: Yanlış – Ukde (düğüm): Doğru

Uluslar arası: Yanlış – Uluslararası: Doğru

Ünüversite: Yanlış – Üniversite: Doğru

Ünvan: Yanlış – Unvan: Doğru

Vaaz: Yanlış – Vâiz (vaaz veren, nasihat eden): Doğru

Vallaha: Yanlış – Vallâhi: Doğru

Vaz: Yanlış – Va’z (vaaz, öğüt): Doğru

Vaz: Yanlış – Vaz’ (koyma, yerleştirme): Doğru

Ve ya: Yanlış – Veya: Doğru

Vejeteryan: Yanlış – Vejetaryen: Doğru

Veleybol: Yanlış – Voleybol: Doğru

Yada: Yanlış – Ya da: Doğru

Yalnış: Yanlış – Yanlış: Doğru

Yanısıra: Yanlış – Yanı sıra: Doğru

Yanlız: Yanlış – Yalnız: Doğru

Yanyana: Yanlış – Yan yana: Doğru

Yapcam: Yanlış – Yapacağım: Doğru

Yıl başı: Yanlış – Yılbaşı: Doğru

Yinede: Yanlış – Yine de: Doğru

✔ Yitmek: Yanlış – İtmek: Doğru

Zebze: Yanlış – Sebze: Doğru

Zerafet: Yanlış – Zarafet: Doğru

Zeyno: Yanlış – Zeynep/b: Doğru

.....................................................................

NOT: Genelde yanlış kullanılan kelimeler ve doğru yazılışları -alfabetik sıraya göre- verilmiştir. Konunun ehemmiyeti nedeniyle, zaman zaman buraya -alfabetik sırayı gözeterek- yeni kelimeler eklemeye devam edeceğiz. Türkçe’yi doğru kullanmaya ve konuşmaya vesile olmasını dileriz.

Yusuf Semmak

Bağlantı | kategori: TÜRKÇE | tarih: 01/02/2017 | Yorum(8) | Yorum yaz
ŞuleÇok teşekkürler
tarih: 06.11.2020
Yusuf SemmakDİLİN, BEYÂNIN, OKUMANIN, YAZMANIN, ÖĞRENMENİN, ÖĞRETMENİN, KALEMİN, KİTABIN VE TANIŞMANIN ÖNEMİNE DAİR:

✔ İlk inen beş Âyette Yüce Rabbimiz, okumaya, yazmaya ve öğrenmeye dikkat çekerek, okumayı (ve dolayısıyla da, yazmayı, öğrenmeyi ve öğretmeyi) emretmektedir:

“Yaratan Rabbinin adıyla OKU. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. OKU, Rabbin en kerîm olandır. O, KALEMLE (YAZMAYI) ÖĞRETENDİR. İnsana BİLMEDİĞİNİ ÖĞRETTİ.” (Alak: 1-5)

✔ Rabbimiz, kaleme ve kalemin yazdıklarına yemin etmiştir:

“Nûn, KALEME VE YAZMAKTA OLDUKLARI ŞEYLERE and olsun.” (Kalem: 1)

✔ Yüce Allah, gönderdiği peygamberlerini, ancak kendi kavimlerinin diliyle göndermiştir:

“Biz gönderdiğimiz her bir peygamberi -KENDİLERİNE APAÇIK ANLATSIN DİYE- Ancak KENDİ KAVMİNİN DİLİYLE gönderdik. Artık Allah kimi dilerse saptırır, kimi dilerse de doğru yola iletir. O Azîz’dir, Hakîm’dir.” (İbrâhîm: 4)

✔ İnsanların dillerinin farklı olması, Allah’ın Âyetlerindendir:

“Göklerle yerin yaratılması, DİLLERİNİZİN ve renklerinizin FARKLI OLMASI da, O’nun Âyetlerindendir. Şüphesiz bunda âlimler/bilenler için Âyetler (ibretler) vardır.” (Rûm: 22)

✔ Allah Teâlâ, insanları, birbirleriyle tanışıp kaynaşsınlar diye uluslara ve kabilelere ayırmıştır. İnsanların, tanışmalarını sağlayan en önemli faktör ise dil ve iletişimdir:

"Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve sizi BİRBİRİNİZLE TANIŞASINIZ DİYE, uluslara ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki sizin Allah katında en şerefliniz en takvâlı olanınızdır. Muhakkak Allah en iyi bilendir, her şeyden haberdar olandır." (Hucurât: 13)

✔ Rahmân, insana BEYÂNI öğretti:

“Rahmân, Kur’ân’ı öğretti. insanı yarattı. Ona BEYÂNI ÖĞRETTİ.” (Rahmân: 1-4)

Beyân; konuşma, yazma, anlama ve anlatma demektir.
tarih: 01.02.2017
Yusuf SemmakBir meâlde şöyle geçiyor: "Bunun üzerine (Musa) âsâsını (yere) attı. Bir de ne görsünler; o, apaçık bir ejderha (oluver)di." (A'râf: 107) "Asâ" kelimesi, aslı itibariyle "ayn-sâd-vâv harflerinden oluşur. Yani عصو şeklindedir. Sarf kâidesi olarak; "vâv" ya da "yâ" harfleri "muteharrik" (harekeli), öncesindeki harfin harekesi de "meftûh" (fethalı) olursa, o "vâv" ya da "yâ" harfi, elif harfine döner. Ve "asâ" kelimesinin nekre hâli عَصًا , ma'rife hâli de الْعَصَا olarak yazılır. Bu nedenle "baston, değnek, uzun sopa" gibi anlamlara gelen "asâ" kelimesini "âsâ" biçiminde yazmak, aslına riâyetsizliklik olacağı için yanlıştır!

Nasıl ki, Batı kaynaklı kelimelerde aslına riâyet ediliyorsa, Arapça kökenli kelimelerde de -imkân ölçüsünde- bu hassasiyetin gözetilmesi gerekir. Örneğin; slogan yerine slagon, erozyon yerine erezyon, menopoz yerine menapoz, illüzyon yerine ilüzyon, hipodrom yerine hipodrum, distribütör yerine distiribitör denilse; hemen bu telaffuzların yanlış olduğu ifade edilir. Çünkü bu kelimeler, Batı orijinli kelimelerdir ve ait oldukları dillerdeki yazılış ve telaffuzları esas alınmalıdır. İşte bu durum Arapça için de, diğer diller için de geçerli bir durumdur.
tarih: 01.02.2017
Yusuf Semmak“Mütevâzı’, mutevazı” (مُتَوَاضِع / مُتَوَاضٍ) kelimesi maalesef ki genellikle “mütevazi” (الْمُتَوَازِى) şeklinde telaffuz edilmektedir. Oysa mütevâzı’ kelimesi, tevâzu’ sahibi, alçakgönüllü anlamında iken; bu kelime, mütevâzî ya da mütevazi biçiminde telaffuz edilirse ve bu şekilde yazılırsa, mütevâzı’ kelimesi, “birbirine eşit ve paralel olan” anlamındaki mütevâzî kelimesiyle karışacak ve iltibâs (karışıklık) olacaktır. Mütevâzı’ kelimesinin yanlış kullanımına yukarıdaki paylaşımımızda dikkat çektik. Mütevazi kelimesinin yanlış kullanılışına gelince; bu kelimede tashîf (yazım ve imlâ hatası) yapıp da, bunun yerine başka bir kelime kullanma durumu pek yaygın değildir. Çünkü “paralellik, denklik” anlamına gelen Arapça’da “mufâale” bâbından olan “muvâzât” (مُوَازَاة) kelimesi, Türkçe’de pek tanınmamaktadır. Haddizatında “birbirine paralel olan” anlamındaki mütevâzî kelimesi, “tevâzu sahibi” anlamına gelen “mütevazı” kelimesinin yerinde kullanılarak yanlış yapılmaktadır. Bir kısım insan, eğer mütevâzî yerine mütevâzı’ kelimesini kullanıyorsa, bu da bir yanlıştır.

Biz, bu çalışmamızda özellikle yanlış telaffuzuyla anlamı bozulan, başka kelimelerin anlamlarıyla karışan, hiçbir gerekçe ve zarûret yokken, kelimelerin asılları üzerinde keyfî olarak bilimsel olmayan tasarruflarda bulunarak gerçekleştirilen tashîfâtları (yazım yanlışlıklarını, imlâ hatalarını, kelimelerin asıllarını ve sıygalarını değiştirmeleri) tashîh etmeye (düzeltmeye) öncelik verdik. Paylaşımımızda da not düştüğümüz gibi, dikkatimizi çeken “yaygın yanlış” kullanımlara rast geldikçe ve de yeri geldikçe, o yanlışlıklara ve doğru biçimlerine dikkat çekeceğiz. Bazen de, tafsîlâta (ayrıntılara, detaylara) girmeden, kelimeler hakkında birkaç kelime ile özlü açıklamalar yapacağız. Bu konuda da, daha çok yorum bölümünü kullanacağız. Son olarak şunu da söyleyelim. Biz şu ana kadar, piyasada yaygın olan bazı kelimelere yer verdik. Bunun yanında, Arapça, Farsça ve Batı kökenli kelimeler hakkında bilgilendirmeyi esas alacak şekilde yeri geldikçe kullanım yanlışlıklarına da temas edeceğiz. Muvaffakiyet ancak Allah’ın yardımı iledir.
tarih: 01.02.2017
Yusuf SemmakEsmâül Hüsnâ: Yanlış – el-Esmâul Husnâ, Esmâ-i Husnâ, Esmâullâhil Husnâ: Doğru

Arapça'da, “Allah'ın güzel isimleri” ifadesi, "el-Esmâul Husnâ" şeklinde söylenir. Bu bir sıfat tamlamasıdır. Günümüzde halk bunu genelde "Esmâül Hüsnâ" şeklinde söylemektedir ki, bu ifadenin anlamı -hâşâ- (en güzel kadının isimleri) demektir. Çünkü حُسْنَى “husnâ” kelimesi, ism-i tafdîl olan أَحْسَنُ “ahsen” kelimesinin müennes (dişil) hâlidir. Bu nedenle, “esmâül hüsnâ” diye yazmaktan ve söylemekten şiddetle sakınmak gerekir. Bu son söylediğimiz yanlış telaffuzlu terkip bir isim tamlamasıdır.

“el-Esmâu'l Husnâ” ifadesi; ya aslı üzerinde aynen böyle telaffuz edilmelidir ya da Farsça terkip olarak “Esma-i Husnâ” şeklinde söylenmelidir. Yani Arapça bilmeyenler, "Esmâ'ul" yerine "Esmâ-i" şeklinde söyleyebilir. Fakat en doğrusu, "el-Esmâu'l Husnâ" demektir. Ayrıca, "Allah'ın en güzel isimleri" anlamında, أسماء الله الحسنى "Esmâullâhi'l Husnâ" diye de söylenilebilir.
tarih: 01.02.2017
Yusuf SemmakMüşkül: Yanlış – Müşkil (kapalı, karmaşık): Doğru
Müşkülat: Yanlış – Müşkilat (“müşkile” kelimesinin çoğuludur, problemler): Doğru
Müşküle: Yanlış – Müşkile (problem, sorun): Doğru

Bu kelimelerin imlâsında, Arapça asıllarını esas aldık. Çünkü kelimelerin doğru yazım ve telaffuzunda etimoloji (iştikâk ilmi, köken bilimi) belirleyicidir ve çok önemlidir.
tarih: 01.02.2017
Yusuf SemmakNasılki: Yanlış – Nasıl ki: Doğru

“Nasıl ki”; iki cümle arasındaki anlam ilişkisini “olduğu gibi” anlamıyla bağlayan bir sözdür.
tarih: 01.02.2017
Yusuf Semmak“MESS”: Değme, dokunma, temas,
“MESH”: Bir şeyi elle sıvazlama, abdest alırken ıslak eli başa ve meste sürme,
“MEST”: Üzerine ayakkabı giyilen kısa konçlu, hafif ve yumuşak bir tür ayakkabıdır. Bir diğer anlamı ise; keyifle kendinden geçmiş, sarhoş demektir.

Bu üç kelime, telaffuz esnasında birbirlerine sıklıkla karıştırılmaktadır.
tarih: 01.02.2017
YORUM YAZINIZ
İSMİNİZ

E-Posta (Gizli)

Web siteniz

Yorumunuz

Güvenlik kodu
04.10.2024Cuma
Son Konular .: NASİHATLER 17
.: 115- Ebu Hanife Hakkında | Yusuf Semmak
.: 114- Arapça Test Çözümleri – Tesniye'nin (İkilin) İ'rabı | Yusuf Semmak
.: 113- Kur’an Okuma ve Öğretme Karşılığında Ücret Almak, Ölüler için Kur’an Okumak ve Rukye Bahsi - PÇMO – 44
.: NASİHATLER 16
.: 112- Peygamberin Kabrini ve Diğer Kabirleri Ziyaret ve Ölülere Nelerin Fayda Vereceği - PÇMO – 43
.: Muhtelif Konularda Kısa Kısa - 7
.: 111- Kâfir Olarak Ölenlere, Dünyadaki İyi Amelleri Fayda Sağlamaz! | Yusuf Semmak
.: 110- Benim Babam da Senin Baban da Ateştedir! | Yusuf Semmak
.: 109- Hz. Ömer’in Hılâfeti Devrinde Bir Adamın Hz. Nebî'nin Kabrine Gelip Onunla Tevessül Etmesi – 42
.: 108- İman Edip Müslüman Olmak Tertemiz Bir Sayfa Açmaktır! | Yusuf Semmak
.: 107- Peygamberimizin Kabrini Ziyaret Meselesi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 41
.: 106- Zamanın Önemi ve Su Gibi Akan Ömür! | Yusuf Semmak
.: 105- Mü’min Sabahlayıp Kafir Akşamlamak veya Mü’min Akşamlayıp Kafir Sabahlamak! | Yusuf Semmak
.: 104- Tarihte Putperestlik Nasıl Başladı? - Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 40
.: 103- Müslümana Sövmenin ve Onunla Savaşmanın Hükmü Nedir? | Yusuf Semmak
.: 102- Türbe ve Kabirleri Ziyaretin, Bid’at Olan Tevessülle İlişkisi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 39
.: 101- Münafıkların Özellikleri Nelerdir? | Yusuf Semmak
.: 100- Müslümanı Tekfir Eden Kimsenin Durumu Nedir? | Yusuf Semmak
.: 99- Tevessülün Anlamı, Kısımları ve Bid’at Olan Tevessül – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 38
.: 98- Ehl-i Kıble Kime Denir? | Yusuf Semmak
.: 97- Hz. Yusuf’un Mısır’daki Konumu (3) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 37
.: 96- Bir Mezhebe Uymak Zorunda mıyız? | Yusuf Semmak
.: 95- Hz. Yusuf’un Mısır’daki Konumu (2) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 36
.: 94- Hz. Yûsuf’un Mısır’daki Konumu (1) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 35
.: 93- Ru'yetullah (Allah'ın Görülmesi) Meselesi | Yusuf Semmak
.: 92- Allah’tan Başka Kanun Koyucu Yoktur! (2) - Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 34
.: 91- Allah’tan Başka Kanun Koyucu Yoktur! (1) – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 33
.: 90- Hz. İbrahim’in Nemrud’a, Babasına ve Kavmine Tebliği – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 32
.: 89- Allah ve Mahlukat İlişkisi – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 31
.: 88- O Büyük Mahkeme'de! (Şiir)
.: 87- İmanın Artıp Eksilmesi Meselesi ve Ehl-i Kıble Kimdir? – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 30
.: 86- Peygamberimiz İslam’a Davet Metodu – Putperest Çağlarda Müslüman Olmak – 29
Son Yorumlar
misafir
Good blog post. I certainly appre
Oğuzhan
Admin çok teşekkürler.
İsmail
Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h
Yusuf Semmak
Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi
Bekir Yetginbal
Canım kardeşim selamualeykum GÜN
Bekir Yetginbal
Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini
Mahmut
Selamünaleykum Yusuf peygamberin
Ufuk
Çok güzel
Şeyma
Bu nadide soru ve cevapları için
Ahmet
Doyurucu bir yorum Teşekkürler
Yusuf Semmak
Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha
Baraa
Bence çoooook güzel bir site
ali
İlmî Arapça Sayfası http://www
ali
Faydalı Bir Maksud Programı http
ali
Faydalı Bir Emsile Programı http
Yusuf Semmak
BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA
Derya Atan
Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam
Firdevs Sevgi
inş güzeldit.
misafir
⭐⭐⭐⭐&
mustafa
Abi çook teşekküür ederim
Medine
Cenetin kapısın geçmek istiyom
Yusuf Semmak
Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg
Yusuf
Allah razı olsun hocam çok anlaşı
Yusuf Semmak
Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz,
Meryem
Verdiğiniz bu bilgiler için çok t
Yusuf Semmak
+ Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d
Yusuf Semmak
Güzel bir yorum. Fakat biraz açık
metin
hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi
Rüya
Çok teşekkür ederim
Şule
Çok teşekkürler
sadullah demircioğlu
abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın
Yusuf Semmak
Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “
Yusuf Semmak
EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas
© 2012 YUSUFSEMMAK.COM