Kadınların evlerinin dışında elbiselerini çıkarmaları ve hamama gitmemeleri konusunda sakındırıcı Hadîslere istinâden bir kardeşimiz; “havuza giden kadınlar da aynı konuma girer mi? Müslüman bir kadın havuza gidebilir mi?” diye sormuştur. Biz de kısaca aşağıdaki cevabı verdik.
Kardeş, ben aslında tâ baştan beri cevabı veriyorum ama tâbir-i câizse büyük puntolar kullanmıyorum, altını çizmiyorum. Fakat o özlü cümleleri bazen açmak gerekiyor. İnşâAllah, açalım...
Baştan söyleyelim ki, tesettürün yanında hicâb, hayâ ve takvâ konularının da işlenmesi gerekir. Bir kadının güzelliğini herhangi bir yerde açması, oradaki kadınların o güzelliği kocalarına anlatmaları anlamında bir fitnedir. Bu konuda sakındırıcı Hadîsler vardır. Hatta iffet ve hayâ timsali olması gereken kadının kendi babasının yanında dahi giyim kuşam konusunda çok dikkatli olması gerekir. İmam Mevdûdî, bir kadının tesettüre dikkat edeceği kimseler konusunda, kadına karşı örtüneceği ölçünün farklılık arz edeceğini ifade etmektedir. Genel olarak şunu bilmemiz gerekir. Müslüman kadın ayrıdır gayrimüslim ayrıdır. Takvâlı kadın ayrıdır, takvâsız olanı ayrıdır. Edepli kadın ayrıdır edepsizi ayrıdır. Hatta tanıdık kadın ayrıdır tanınmayan, yabancı kadın ayrıdır. “İmam Gazalî daha sonra, musikîyi haram kılan şeyin kendisi değil, sonradan ârız olan bazı sebepler olduğunu ifade eder, bunu da şöyle tasnif eder: ‘Şarkı söyleyen kadın olur, dinleyen de kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa dinlemek haramdır. Burada haram hükmü müzikten değil, kadının sesinden gelmektedir.’
‘Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır.’" (İhyâ, İmam Gazâlî, II/279-281)
Sayın Yusuf Semmak, Forum da dolaşırken bu konu dikkatimi çekti konuyu siz açmışsınız ve güzel bir dille anlatmışsınız. Benim burada size sormak istediğim İmam Gazâlî’nin fetvâsındaki ‘kadın sesinin şehvetini tahrik edeceğinden korkarsa' bölümünde, kadını görmediği halde dinleyen ve artı olarak görmediği kadının sesinden etkilenmeyen ve şehveti de tetiklenmeyen bir kimse müzik dinleyebilir mi ve üstelik içinde haram veya fahşa barındırmayan mubah bir konuya ait olsa da dinleyemez mi?
Bir diğer sorum ise ‘Şarkı ve türkünün güftesi bozuk, İslâm inancına ve ahlâkına aykırı ise, bunu müzikli veya müziksiz söylemek ve dinlemek haramdır.’ Şarkı veya türkünün güftesi sağlam, İslâm ve ahlâkına uygun ve üstelik cihâdî özellikler taşıyorsa bunu müzikli dinlemek yine de câiz olmaz mı? Tabi burada her hal ve şartta müzik dinlemenin zaman öldürmekteki haramlığını kabul ederek kısa bir seyahat esnasında veya bunun gibi arada geçen zamanlarda câiz olmaz mı?
Bu konuda cevap yazarsanız mutlu olurum…” demiştir. Allah’a hamd, Rasûlüne salât ve selâm ederek başlıyoruz. Rabbimiz, hepimize hakkı hak bilip hakka ittibâ etmemizi, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan da ictinâb etmemizi nasip ve müyesser eylesin. Âmîn.
“Müslüman Kadınların Saçlarını Örtmeleri Farz mıdır?” başlıklı yazımızı okuyan bir kardeşimiz aşağıdaki soruyu yöneltmiştir.
Aslında ilk bakışta basit bir soru gibi gözükmesine rağmen iyice düşünüldüğünde önemli bir soru olduğu anlaşılacaktır. Şahsen ben de soruyu ilk gördüğümde “câizdir” diye içimden geçirmekle yetinmiştim. Ama daha sonra bu kadarının yeterli olmayacağını düşündüm. Zira bu konunun direkt cevaplandırılması için “câizdir” ya da “câiz değildir” şeklinde doyurucu olmayan bir cevap şekli yetersizdir. Çünkü meselenin farklı yönleri de bulunmaktadır. Bundan dolayı da konuyu özetler mahiyette ana hatlarıyla cevaplandırmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Önce soruyu görelim sonra cevaba geçelim:
“Selamün aleyküm. Benim sorum; saçı omuzlarından aşağıda olan bir insan, ensesinde toplayamıyorsa kestirmesi câiz midir? Çevremde, ‘âhirette kadınların saçlarının göğüs hizası altında olması gerekiyor’ diyenler var. Bunun doğruluğu var mıdır? Selâmetle, Allah'a emânet kalın…”
Ve aleyküm selâm. Saçı omuzlarından aşağıda olan bir kadının saçlarının uçlarından kestirmesi yani saçını kısaltması câizdir. Toplumda, kadınların saçlarının göğüslerinin hizasının altında olması gerektiği söylentisi -maalesef ki- geçmişten bu yana mevcuttur. Bunlar “kocakarı türetmesi” denen sözlerden sayılır. Bu sava göre, kadının saçları göğüslerinin altında olması gerekiyormuş ki, kadın öldüğünde göğüslerinin, saçlarıyla kapatılması gerekmekteymiş. Ya da kadın mahşer yerinde insanlar toplandıklarında göğüslerini saçlarıyla kapatacaklarmış. Bütün insanlar mahşerde analarından doğduğu gibi haşredilecek ya. Bu gerçeğin üzerine mesnetsiz fikirler eklemek de uydurucuların işi olmaktadır. “Hurâfelerden kurtulmanın tek yolu; Kuran'ı dinin tek kaynağı olarak görüp, dinin tek kaynağını okuyup anlayıp, hayatımızda tek rehber olarak benimsemekten geçer” diyen bir arkadaşa verdiğimiz cevap aşağıdadır.
Kitâbını bizlere göndererek, yolumuzu aydınlatan Celâl ve İkrâm sahibi Allah Sübhânehu ve Teâlâ’ya hamdolsun. Peygamberimize, âline, ashâbına ve etbâ’ına salât-ü selâm olsun.
Şüphesiz sözün en güzeli Allah’ın Kitâbı, yolun en güzeli ise Muhammed aleyhisselâm’ın yoludur. Allah’ın Kitâbına ve O’nun Rasûlüne uyanlara ne mutlu!
Sizin bu sözünüzün yanlışlığını, Kur’ân’dan birçok Âyet ile ispat etmek mümkündür. Ancak biz, size uzun bir yazıyla cevap vermek yerine tek bir delil ile yetineceğiz. Zaten bu cevabımıza karşılık veremezseniz -ki veremezsiniz-; bu durumda, İslâm’ın kaynağının sadece “Kur’ân” olduğunu söylemenizin ve o tek kaynağı da kendi aklınız ile anlamaya çalışmanızın bâtıllığını siz de fark etmiş olacaksınız.
Allah’ın dininin tek kaynağının sadece Kur’ân olmadığını, bizzat Kur’ân’dan bir delil ile ispat edelim. Delilimiz; "kıblenin tahvîli (değiştirilmesi)" meselesidir… Ebû'l A'lâ Mevdûdî'nin, sûfîlerin râbıta ve semâ gibi bâtıl uygulamalarının yanlışlığını vurgulayıcı bir açıklaması hakkında bize yöneltilen bir soruya verdiğimiz cevabımızdır…
Not: Bir kardeşimiz, Ebû'l A'lâ Mevdûdî'nin Tercümânu'l Kur'ân'ın, Ağustos/1961 tarihli sayısında, bir sûfî'ye verdiği cevabın aşağıya aldığımız bölümünü yazarak, bize, şu soruyu yöneltmiştir.
Soru: "…Bu meselede ben de aynı tavra sahibim. Örneğin ben, semâ'yı Allah'a yaklaşmaya bir vesile olarak gören büyüklerin içtihadının doğru olduğunu kabul edemem. Veya şeyhi râbıta etme yoluna başvuran kişilerin görüşlerinin isabetli olduğunu söyleyemem. Ben böyle şeyleri yanlış olarak görüyor, bu gibi şeylere karşı çıkmayı ve insanlara bunlardan kaçınmalarını öğütlemeyi gerekli hissediyorum. Ancak, şu da var ki, bu gibi usullerin nispet edildiği büyük sûfîlere saygısızlık edilmesini doğru bulmuyorum." (Fetvâlar, Ebû'l A'lâ Mevdûdî, Nehir Yay-1992, C: 2, S: 118)
Üstad yani Mevdûdî üstadımız anladığım kadarıyla, “İslâm’da semâ ve râbıta yok” diyor. Ama semâ'yı ve râbıta'yı ortaya çıkaran sûfîlere de karışmam ve karıştırtmam mı, demek istiyor? Burasının biraz daha açıklanması lazım en azından benim için... Çünkü daha önce tasavvufla ilgili bir sürü yazınızı okudum. Sizin görüşleriniz de bu istikamette mi? Kur'an'ı nasıl okumamız gerektiği hususunda soru soran bir arkadaşımıza o an itibariyle verdiğimiz cevap aşağıdadır... Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla. Her halükârda Allah'a hamd olsun... Elhamdülillahi Rabbi'l âlemîn alâ külli hâl.
NOT: Ateist bazı kişilerle tartışan bir arkadaşımız; ateistlerin bilime dayalı kanıtlardan başka şeylere değer vermediklerini, kendileriyle İslâmî bir üslupla konuşmanın yarar sağlamadığını, Allah'ın varlığını kabul etmedikleri için, her konuşmalarının İslâm'a ve Müslümanlara hakaret etmek ve alay etmekten ibaret olduğunu, bu durum karşısında gerçekten çok üzüldüğünü ve onlara Allah'ın varlığını nasıl ispat edeceği noktasında sıkıntı çektiğini zira ateistlerin gözle görülür somut kanıtlarla akıllarına hitap etmedikçe sayısız deliller de sunsanız kabul etmediklerini, söylüyor... Böylesi bir durumla karşılaşan Müslümanın tavrı nasıl olması gerektiğini soruyor... Soru: Merhaba, gözlemlediğim kadarıyla dînî konularda çok engin bilgilere sahipsiniz. Ricâ etsem kafama takılan bir kaç soruda yardımcı olabilir misiniz?
Cevap: Estağfirullah, merhaba. Hakkımdaki güzel düşünceniz için teşekkür ederim. Rabbim, bizlere faydalı ilim nasip etsin. İnşaallah, buyurun, sorun. Biiznillah, yardımcı olmaya çalışırım.
Soru: Öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Benim sıkıntım şudur… Allah'ı sevmek için, kendime bir sebep bulamıyorum. Mecbûriyetten ibadet yapıyorum. Sizce ne yapmalıyım? Nasıl bir düşünceye sahip olmam gerekir? SORU:
Öğrendiğime göre; bir kişi açtığı işyerine "Ganioğlu Ticârethanesi" adını verecekmiş. Ve "Gani" kelimesinin Allah'ın isimlerinden birisi olduğunu söyleyerek, farklı ve güzel bir isimlendirme olduğunu söylüyor. Bu şekilde isim verme İslâm'a uygun mudur? SORU:
Esselâmu aleyküm, ben gerçek bir Müslüman olmak istiyorum, Allah’tan korkan bir Müslüman, cehennemden değil… Allah’ı isteyen bir Müslüman, cenneti değil…
Ama ben Allah korkusunun nasıl olacağını bilemiyorum? Tabii ki de bir canavardan veya bir hırsızdan korkar gibi bir korku değil. Ama ben yapamıyorum “neden korkuyorsun” deseler, ne derim bilmem. Allah emrettiği için, derim. Ama sadece lafta olur, ben esasta da "Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkmak" istiyorum? [1] |
KATEGORİLER
04.10.2024Cuma
Son Yorumlar
misafir Good blog post. I certainly appre Oğuzhan Admin çok teşekkürler. İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas |