☝️ Her şey Allah'ın ilmine ve kişi hakkındaki bilgisine uygun şekilde kaydedilir. Yani Allah, insanın cüz'î irâdesi ile nasıl hareket edeceğini önceden bilir. Dolayısıyla ilim ma'lûma tâbidir. Bu noktada, bir şey nasıl bilinirse öyle olmaz; tam aksine nasıl olacaksa öyle bilinir. Bu da, Allah'ın kullarının imtihânlarında ve sorumluluk alanlarındaki amellerini "bi'l-vasf" yazmasından ibârettir. Bu tâbirin anlamı hakkında kısa açıklama videoda...
Allah, kulun kaderini "olsun" diye inşâî formda değil; "olacak" diye ihbârî formda yazar! Dolayısıyla Allah'ın kaderi yazması bir emir ve direktif mâhiyetinde değil; haber verme ve tasvîr niteliğindedir! Allah kulun nasıl yapacağını bildiği için "şöyle yapacak" diye yazar. Dolayısıyla kâfir, müşrik, âsî, zâlim, fâsık ve günahkâr bir kimse, "Allah böyle yazdığı için ben de yaptım; benim bir suçum yok" diyemez! Çünkü Allah onun kaderini, "bu kötülükleri işle, işlesin" diye yazmamıştır. Aksine o kimsenin bu kötülükleri işleyeceğini bildiği için öyle yazmıştır. Onun için kul yaptıklarından mes'ûldür; "benim suçum yok" diyemez! ☝️