 ⚡ "Kesitler" kategorisinde "Nedir?" serisine devam...
☝ İslâm'a girişin ve Müslüman olmanın temel şartı Kelime-i Şehâdet’tir.
Arapçası şöyledir:
أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اللّٰهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
Anlamı ise:
"Ben şehâdet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir (hak) ilâh yoktur ve yine şehâdet ederim ki, Hz. Muhammed O’nun kulu ve Rasûlüdür."
☝ İmam Şâfiî, imanın nasıl olacağını şöyle ifade etmektedir:
اٰمَنْتُ بِاللّٰهِ وَبِمَا جَاءَ عَنِ اللّٰهِ عَلٰى مُرَادِ اللّٰهِ، وَاٰمَنْتُ بِرَسُولِ اللّٰهِ وبِمَا جَاءَ عَنْ رَسُولِ اللّٰهِ عَلٰى مُرَادِ رَسُولِ اللّٰهِ
“Ben, Allah'a iman ettim, Allah’tan gelen şeylere (Kur’ân’a, vahye), Allah'ın murâdına uygun şekilde, (mücmelen veya mufassalan) iman ettim. Ve ben Rasûlullah'ın elçiliğine inandım, Rasûlullah’tan gelenlere (Sünnetine ve bildirdiklerine), Rasûlullah’ın murâdına uygun olarak inandım, iman ettim” (el-İrşâd Şerhu Lum’ati’l İ’tikâdi’l Hâdî ilâ Sebîli’r Reşâd, İbn-i Kudâme, S: 89; Zemmu’t Te’vîl, İbn-i Kudâme, S: 42)  ☝ Rabbimiz Teâlâ buyurdu:
لاَ إِكْرَاهَ فِى الدِّينِ قَدْ تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَىِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰى لاَ انفِصَامَ لَهَا وَاللّٰهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
"Dinde zorlama yoktur. Muhakkak rüşd ile ğayy (iman ile küfür, hak ile bâtıl, doğruluk ile sapıklık) apaçık meydana çıkmıştır. Artık kim tâğûtu inkâr eder ve Allah’a iman ederse, o gerçekten kopması olmayan sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bilendir." (Bakara: 256)
☝ الكفر بالطاغوت ليس خيارا بل هو شرط الإيمان ودعوة الرسل والعروة الوثقى لا انفصام لها
El-kufru bi't-tâğût (tâğûtu redd ve inkâr etmek) bir seçenek değildir! Bilakis o imanın şartı, peygamberlerin daveti ve kopması mümkün olmayan sapasağlam bir kulptur!
☝ الكفر بالطاغوت ؛ هو أول خطوة أساسية لدخول الإسلام
El-küfrü bi't-tâğût (tâğûtu redd ve inkâr etmek); İslâm'a girişin ilk temel adımıdır!
☝ الإيمان بالله بعد تطهير القلب من الشرك
Allah'a iman, kalbi şirkten temizledikten sonradır!
☝ اٰمنتُ بالله العظيم وكفرتُ بالجبت والطاغوت واستمسكتُ بالعُروة الوُثقى لا انفصامَ لها واللهُ سميعٌ عليمٌ
El-Azîm olan Allah'a iman ettim. Cibt'i ve tâğût'u redd ve inkâr ettim. Kopması (mümkün) olmayan en sağlam kulpa (Kur'ân'a, İslâm'a, Kelime-i Tevhîd'e) tutundum. Allah Semî'dir (hakkıyla işitendir, duâlara icâbet edendir), Alîm'dir (her şeyi bilendir).  Zerre kadar iman nedir?
Zerre kadar iman; zerre kadar iman iddiası veya zerre kadar İslâm görüntüsü mü yoksa içinde zerre kadar şirk bulunmayan, zulüm/şirk bulaştırılmayan çok zayıf/en zayıf ama sahîh/makbûl bir iman mı?!
Maalesef ki, bu konu ve kavram da yakın geçmişe kadar tahrîf edilen ve Türkçe te'lîfât içinde hakkında mu'teber kitap veya risâle yazılıp gündem edilmeyen, gerçekliğinin, hakikatinin altı çizilmeyen bir husustu! Oysa akîdelerin tashîhi adına o kadar önemlidir ki!
Biz bu konuya "Putperest Çağlarda Müslüman Olmak" adlı kitabımızın 2014 yılındaki ilk baskısında 264-268. sayfalar arasında yer vermiştik. Daha sonra da 2020 yılındaki, gözden geçirilip genişletilmiş ve ilk baskısının iki katına çıkarılmış olan ikinci baskısının 530 ila 537. sayfaları arasında yer verdik.
Kitabımızın özellikle ikinci baskısını ve Allah nasip edip de çıkardığımızda üçüncü baskısını herkese tavsiye ederim. Ve mâ tevfîkî illâ billâh.
Rabbimiz ancak kendi rızâsı için olan sa'y-u gayretimizi rızâsına muvâfık; hayırlara ve hidâyetlere ise vesîle kılsın, bereketli eylesin, hakkımızda sadaka-i câriye eyleyip mîzânımıza koysun, yazdıklarımızdan ve söylediklerimizden ve dahi yaptıklarımızdan şeytan ve dostlarına bir pay vermesin! Âmîn.  ☝️ Her şey Allah'ın ilmine ve kişi hakkındaki bilgisine uygun şekilde kaydedilir. Yani Allah, insanın cüz'î irâdesi ile nasıl hareket edeceğini önceden bilir. Dolayısıyla ilim ma'lûma tâbidir. Bu noktada, bir şey nasıl bilinirse öyle olmaz; tam aksine nasıl olacaksa öyle bilinir. Bu da, Allah'ın kullarının imtihânlarında ve sorumluluk alanlarındaki amellerini "bi'l-vasf" yazmasından ibârettir. Bu tâbirin anlamı hakkında kısa açıklama videoda...
Allah, kulun kaderini "olsun" diye inşâî formda değil; "olacak" diye ihbârî formda yazar! Dolayısıyla Allah'ın kaderi yazması bir emir ve direktif mâhiyetinde değil; haber verme ve tasvîr niteliğindedir! Allah kulun nasıl yapacağını bildiği için "şöyle yapacak" diye yazar. Dolayısıyla kâfir, müşrik, âsî, zâlim, fâsık ve günahkâr bir kimse, "Allah böyle yazdığı için ben de yaptım; benim bir suçum yok" diyemez! Çünkü Allah onun kaderini, "bu kötülükleri işle, işlesin" diye yazmamıştır. Aksine o kimsenin bu kötülükleri işleyeceğini bildiği için öyle yazmıştır. Onun için kul yaptıklarından mes'ûldür; "benim suçum yok" diyemez! ☝️  Muâz b. Cebel radıyallâhu anh şöyle demiştir:
عليكم بالعلم فإن طلبه لله عبادة، ومعرفته خشية، والبحث عنه جهاد، وتعليمه لمن لايعلمه صدقة، ومذاكرته تسبيح، به يعرف الله ويعبد، وبه يمجد الله ويوحد، يرفع الله بالعلم أقواما يجعلهم للناس قادة وأئمة يهتدون بهم، وينتهون إلى رأيهم
“İlim öğreniniz. Hiç şüphesiz Allah için ilim tahsîl etmek ibâdettir. Onu öğrenmek haşyettir, onu aramak cihâddır, onu bilmeyene öğretmek sadakadır ve onu müzâkere etmek tesbîhtir. Allah ancak ilimle bilinir ve Allah'a ancak ilimle ibâdet edilir. Allah ancak onunla medh-ü senâ ve Tevhîd edilir. Allah, kavimleri ilimle yüceltir ve onları, insanlar için kendileriyle doğru yolu buldukları ve görüşlerine başvurdukları yöneticiler ve imamlar yapar.” (Mecmûu’l Fetâvâ, 10/39)  Bir yerde ve bir ortamda biri diğerine "tekfîrci" diyorsa, o kimsenin bu sözünün ne anlama geldiği veya o kimsenin bu sözünde haklı veya haksız olduğu hususunda bu videomuz bir terazi gibi düşünülebilir! Dinleyebilir ve dinletebiliriz. Fazla değil, sadece 10 dakika! Maksadı istifâde olana, kısa cümleler çok şeyler söyler! Başarı, muvaffakiyet ve hidâyet Allah'tandır! 🤲  Allah'a ve Rasûl'üne itâat farzdır! Allah ve Rasûl'üne iman da farzdır! Bir kimse: "Allah'a itâat ederim ama Rasûl'e itâat etmem" diyemez. Aynı şekilde: "Allah'a iman ederim ama Rasûl'e iman etmem" de diyemez!
Kelime-i Tevhîd yani "Lâ İlâhe İllallâh" Allah'ın ulûhiyyetine imanı gerektirdiği gibi, "Muhammedun Rasûlullâh" da Muhammed aleyhisselâm'ın risâletine, onun Allah'ın kulu ve Rasûl'ü olduğuna imanı gerektirir!  Kelime-i Tevhîd'i nasıl anlamalıyız?
Tevhîd akîdesine dâir yanlış anlayışların reddi!  Sosyal medyada ne paylaşalım?  Bismihi Sübhânehu ve Teâlâ... Bugün, Hicrî 1 Zilkade 1444 / Mîlâdî 21 Mayıs 2023 - Pazar... İlk bölümünü 1 Ocak 2013’te paylaştığımız “Nasihatler” serimizin on yedincisi… Bundan önceki Nasihatler – 16’nın 115 konu adedi ile bir rekor olduğunu ifade etmiştik. Hamdolsun, Nasihatler – 17 ise, bi-avnillâhi teâlâ yeni bir rekordur. Bu paylaşımımızda 122 adet madde bulunmaktadır. Rabbim, hayırlara ve hidâyetlere vesîle kılsın; imanımızı, azmimizi, şevkimizi ve muvaffakiyetimizi artırsın, sebât ve istikâmet versin.
|
Son Yorumlar
misafir
Thankks forr sharing your thought İsmail
Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Mahmut
Selamünaleykum Yusuf peygamberin Şeyma
Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet
Doyurucu bir yorum
Teşekkürler Baraa
Bence çoooook güzel bir site ali
İlmî Arapça Sayfası
http://www ali
Faydalı Bir Maksud Programı
http ali
Faydalı Bir Emsile Programı
http Medine
Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf
Allah razı olsun hocam çok anlaşı Meryem
Verdiğiniz bu bilgiler için çok t metin
hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi
|