Kâide: 1) İftiâl bâbından gelen fiilin fâ’sı; sâd (ص) veya dâd (ض) veya tı (ط) yahut da zı (ظ) harflerinden biri olduğu zaman, iftiâl bâbının te’si -tahfîf yani telaffuz ederken dilde bir hafifletme ve bir kolaylaştırma olsun diye- tı (ط) harfine kalbedilir (çevirilir).
İFTİÂL (افْتِعَال) BÂBI İLE ALÂKALI SARF KÂİDELERİ: KÂİDE 1: İftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbından gelen fiilin fâ’sı; sâd (ص) veya dâd (ض) veya tı (ط) yahut da zı (ظ) harflerinden biri olduğu zaman, iftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbının te’si -tahfîf yani telaffuz ederken dilde bir hafifletme ve bir kolaylaştırma olsun diye- tı (ط) harfine kalbedilir (çevirilir). Misâller: 1- “Barış” anlamındaki “sulh” (صُلْحٌ) kökünden iftiâl bâbı (اِصْطَلَحَ) mevzûn’unda gelir. Buradaki işlemleri iki alt başlık altında görelim. a) “Sulh” maddesi iftiâl bâbına girince (اِصْتَلَحَ) olur. Burada, konumuzla ilgili Sarf kâidesini hatırlamalıyız. Yani; iftiâl bâbının fâ’sı; sâd, dâd, tı veya zı harflerinden birisi olarak gelirse -ki bu örnekte fâ’sı sâd’dır- bu durumda iftiâl bâbının te’si tı harfine çevrilir. Ve (اِصْطَلَحَ) olur. “Neden, te harfi tı harfine çevrildi?” ya da “tı harfinin tercih sebebi nedir?” denilecek olursa; tı harfinin, te harfine mahrecinin yakın olması olduğunu söyleriz. Çünkü bu harflerden sonra te harfini söylemek zordur. Not: Sâd, dâd, tı ve zı harflerine “itbâk harfleri” (حُرُوفُ الإطْبَاقِ) denir. Bu harfler okunurken, dilin orta kısmı, üst damağa yapışır. اِصْطَلَحَ kelimesinin anlamı; “anlaşmaya vardı, sulh yaptı, ittifâk etti” demektir. اِصْطِلاَحٌ kelimesi ise; “anlaşma, ittifâk, ıstılâh, terim” anlamlarını içerir. Burada yaptığımız işlem; iftiâl bâbının te’sini tı harfine çevirmektir ki, buna “kalb” denir. Arapça dilbilgisinde kalb; bir harfin yerine başka bir harfi getirmektir. b) اِصْطَلَحَ ‘daki te’den munkalib tı harfini (te’den tı’ya çevrilmiş harfi), bu fiilde iftiâl bâbının fâ’sı olan (ص) harfine kalbederiz yani çeviririz. Ve (اِصْصَلَحَ) olur. Bu kelimede mütecânis (aynı cinsten) olan iki harften ilki sâkin, ikincisi müteharrik (harekeli) olduğu için, idğâm vâcibdir. Bu nedenle, birinci sâd harfini, ikinci sâd harfine idğâm ederiz ve (اِصَّلَحَ) olur. اِصْطَلَحَ fiilini اِصَّلَحَ biçiminde okumak da câizdir. Burada yaptığımız işlemler ise; iftiâl bâbında te’den munkalib tı harfini, iftiâl bâbının fâ’sına çevirmektir ki, buna “kalb” denir. Daha sonra ise, te’den munkalib tı harfi, sâd harfine çevrilince, fâ’sı da sâd olduğu için, idğâm vâcib oldu ve iki harf şeddelenerek idğâm edildi. Buna da “idğâm” denir. Dolayısıyla burada hem “kalb” hem de “idğâm” yapılmıştır. 2- “Vurmak” anlamındaki “darb” (ضَرْبٌ) kökünden iftiâl bâbı (اِضْطَرَبَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemleri iki alt başlık altında görelim. a) “Darb” maddesi iftiâl bâbına girince (اِضْتَرَبَ) olur. Kâidemiz gereği, iftiâl bâbından gelen fiilin fâ’sı; dâd olduğu için, iftiâl bâbının te’si tı harfine çevrildi. Ve (اِضْطَرَبَ) oldu. اِضْطَرَبَ kelimesinin anlamı; “(dalgalar) çarpıştı, kabardı, heyecanlandı, rahatsızlık duydu” demektir. اِضْطِرَابٌ kelimesi ise; “düzensizlik, kargaşa, huzursuzluk” anlamlarını içerir. Bu kelime, Türkçe’de “ıstırap” olarak telaffuz edilir ve “üzüntü, sıkıntı, keder” anlamında kullanılır. مُضْطَرِبٌ “mudtarib/muztarip” kelimesi, Türkçe’de “mustarip” biçiminde kullanılır. Anlamı ise; “ıstırap ve acı çeken, sıkıntılı, kederli” demektir. Burada yaptığımız işlem de, iftiâl bâbının te’sini tı harfine çevirmekten ibârettir. Buna “kalb” denildiğini ifade etmiştik. b) اِضْطَرَبَ ‘deki te’den munkalib tı harfini, bu fiilde iftiâl bâbının fâ’sı olan (ض) harfine kalbederiz. Ve sırasıyla önce (اِضْضَرَبَ) olur. Bu kelimede mütecânis iki harf yan yana gelip ilki sâkin, ikincisi müteharrik olduğu için, idğâm yapılır ve (اِضَّرَبَ) olur. اِضْطَرَبَ fiilini اِضَّرَبَ biçiminde okumak da câizdir. Burada öncelikle iftiâl bâbındaki fiilin te’den munkalib tı harfini, iftiâl bâbının fâ’sı olan dâd harfine çevirdik. Buna “kalb” denir. Daha sonra da, te’den munkalib tı harfi dâd harfine çevrilince, fâ’sı dâd olduğu için, idğâm vâcib oldu. Dolayısıyla burada hem “kalb” hem de idğâm” yapılmış oldu. 3- “Kovma, atma, çıkarma, reddetme” anlamındaki “tard” (طَرْدٌ) kökünden iftiâl bâbı (اِطَّرَدَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemi görelim. Kâidemiz gereği, iftiâl bâbından gelen (اِطْتَرَدَ) fiilinin fâ’sı; tı harfi (ط) olduğu için, iftiâl bâbının te’si tı harfine çevrildi. Ve (اِطْطَرَدَ) oldu. Bu durumda idğâm vâcib olduğu için, idğâm yaptık (اِطَّرَدَ) oldu. Burada yapılan işlem “idğâm”dır. اِطَّرَدَ kelimesinin anlamı; ”peş peşe düzenlice geldi, sabit ve genel oldu” demektir. اِطِّرَادٌ kelimesi; “süreklilik, devamlılık” anlamlarını içerir. مُطَّرِدٌ kelimesi ise, “sürekli, devamlı, kesintisiz, sabit, genel” gibi anlamlara gelir. 4- “Zulm” (ظُلْمٌ) maddesinden iftiâl bâbının mevzûnu (اِظْطَلَمَ) biçiminde gelir. Burada yapılan işlemleri üç alt başlık altında görelim. a) “Zulm” maddesi iftiâl bâbına girince (اِظْتَلَمَ) olur. Kâidemiz gereği, iftiâl bâbından gelen fiilin fâ’sı; zı (ظ) olduğu için, iftiâl bâbının te’si tı harfine çevrildi. Ve (اِظْطَلَمَ) oldu. اِظْطَلَمَ kelimesinin anlamı; ”zulme/haksızlığa uğradı” demektir. Burada yaptığımız işlem “kalb”dir. b) اِظْطَلَمَ ‘deki te’den munkalib tı harfini, bu fiilde iftiâl bâbının fâ’sı olan (ظ) harfine kalbederiz. Ve sırasıyla önce (اِظْظَلَمَ) olur. Bu kelimede mütecânis iki harf yan yana gelip ilki sâkin, ikincisi müteharrik olduğu için, idğâm yapılır ve (اِظَّلَمَ) olur. اِظْطَلَمَ fiilini اِظَّلَمَ biçiminde okumak da câizdir. c) اِظْطَلَم fiilindeki fâu’l fiil olan zı (ظ) harfini, tı (ط) harfine çevirerek, birinci tı harfini ikinci tı harfine idğâm ettikten sonra, اِطَّلَمَ biçiminde okumak da câizdir. Burada yapılan işlemler, önce “kalb” sonra ise “idğâm”dır. Not: Zikrettiğimiz fiillerin diğer çekimleri/müştakları “kalb” ve “idğâm” hususunda zikrettiğimiz fiiller gibidir. Örnek: اِصْطَلَحَ يَصْطَلِحُ اِصْطِلاَحًا فَهُوَ مُصْطَلِحٌ وذَاكَ مُصْطَلَحٌ وَالأمْرُ اِصْطَلِحْ وَالنَّهْيُ لاَ تَصْطَلِحْ gibi. KÂİDE 2: İftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbından gelen fiilin fâ’sı; dâl (د) veya zel (ذ) veya zâ (ز) harflerinden biri olduğu zaman, iftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbının te’si -tahfîf yani telaffuz ederken dilde bir hafifletme ve bir kolaylaştırma olsun diye- dâl (د) harfine çevirilir. Misâller: 1- “Uzaklaştırma, savuşturma, reddetme” anlamındaki (دَرْءٌ) kökünden iftiâl bâbı; (اِدَّرَءَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemi görelim. دَرْءٌ kelimesi iftiâl bâbına girince (اِدْتَرَءَ) olur. Kâidemiz gereği, iftiâl bâbının fâ’sı dâl harfi olduğu için, iftiâl bâbının te’si dâl harfine çevrildi ve (اِدْدَرَءَ) oldu. Bu kelimede mütecânis olan iki harften ilki sâkin, ikincisi müteharrik olduğu için, idğâm vâcibdir. Bu nedenle, birinci dâl harfi, ikinci dâl harfine idğâm edildi ve (اِدَّرَءَ) oldu. 2- “Zikr, hatırlama, anma” anlamındaki (ذِكرٌ) kökünden iftiâl bâbı; (اِذَّكَرَ) ve (اِدَّكَرَ) mevzûn’larında gelir. Burada yapılan işlemleri görelim. a) “Zikr” maddesi iftiâl bâbına girince (اِذْتَكَرَ) olur. İftiâl bâbının fâ’sı zel harfi olduğu için, iftiâl bâbının te’si dâl harfine çevrildi ve (اِذْدَكَرَ) oldu. Te’den munkalib olan dâl harfi ile fâu’l fiil olan zel harfinin mahrec bakımından yakınlığı olduğundan, te’den munkalib olan dâl harfi, zel harfine çevrildi ve (اِذْذَكَرَ) oldu. Daha sonra da birinci zel harfi ikinci zel harfine idğâm edildi ve (اِذَّكَرَ) oldu. b) اِذْتَكَرَ ‘daki iftiâl bâbının te’si dâl harfine çevrildikten sonra (اِذْدَكَرَ) olur ve şu yol takip edilir. Te’den munkalib olan dâl harfi ile fâu’l fiil olan zel harfinin mahrec bakımından yakınlığı olduğu için; fâu’l fiil olan zel harfi dâl harfine çevrildi ve (اِدْدَكَرَ) oldu. Daha sonra da birinci dâl harfi ikinci dâl harfine idğâm edildi ve (اِدَّكَرَ) oldu. Not: Bu fiil, Kur’ân-ı Kerîm’de (اِدَّكَرَ) biçiminde geçmektedir. وَقَالَ الَّذِّى نَجَا مِنْهُمَا وَادَّكَرَ بَعْدَ اُمَّةٍ اَنَا۬ اُنَبِّئُكُمْ بِتَأْو۪يلِهِ فَاَرْسِلُونِ “(Zindandaki) o ikisinden kurtulmuş olan, uzun bir süre sonra (Yûsuf’un tavsiyesini) hatırladı ve: ‘Ben size onun yorumunu haber vereyim, hemen beni (zindana) gönderin’ dedi.” (Yûsuf: 45) Ayrıca Kamer Sûresinin 15, 17, 22, 32, 40 ve 51. Âyetlerinde ismi fâil (مُدَّكِر) olarak geçmektedir: فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ “O halde var mı düşünüp öğüt alan?” Bu fiilin, اِذْدَكَرَ biçiminde idğâmsız olarak okunması da câizdir. 3- “Engelleme, mâni olma, azar, tekdir” anlamındaki (زَجْرٌ) kökünden iftiâl bâbı; (اِزْدَجَرَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemleri görelim. a) “Zecr” maddesi iftiâl bâbına girince (ازْتَجَرَ) olur. İftiâl bâbının fâ’sı zâ (ز) harfi olduğu için, iftiâl bâbının te’si dâl harfine çevrilir ve (اِزْدَجَرَ) olur. b) اِزْدَجَرَ fiilinin اِزَّجَرَ şeklinde okunması da câizdir. Şöyle ki: اِزْدَجَرَ fiilindeki, iftiâl bâbının te’sinden munkalib olan dâl harfi ile fâu’l fiil olan zâ (ز) harfinin mahrec bakımından yakınlığı olduğundan, iftiâl bâbının te’sinden munkalib olan dâl harfi, zâ (ز) harfine çevrildi ve (ازْزَجَرَ) oldu. Daha sonra da birinci zâ harfi ikinci zâ harfine idğâm edildi ve (اِزَّجَرَ) oldu. Not: Bu fiil, Kur’ân-ı Kerîm’de (ازْدُجِرَ) biçiminde [mechûl olarak] geçmektedir. كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ فَـكَذَّبُوا عَبْدَنَا وَقَالُوا مَجْنُونٌ وَازْدُجِرَ “Bunlardan önce Nûh’un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladı onlar: ‘Delidir’ dediler ve o (teblîğden) alıkonulmuştu.” (Kamer: 9) Ayrıca bu fiilin, ism-i fâil biçimi de yine Kamer Sûresinde geçmektedir. وَلَقَدْ جَٓاءَهُمْ مِنَ الْاَنْـبَٓاءِ مَا فِيهِ مُزْدَجَرٌ “Andolsun ki onlara kendisinde alıkoyucu (sakındırıcı öğüt) özelliği olan haberler gelmiştir.” (Kamer: 4) Dikkat: Buradaki ism-i mef’ûl olan مُزْدَجَرٌ kelimesi, اِزْدِجَارٌ takdîrinde masdardır. Bunun sebebi şudur: Çünkü fiilin masdarının hükmü, takdîrde -lafızda değil-, onun ism-i mef’ûlünün hükmüdür. [لِأنَّ حُكْمَ مَصْدَرِ الْفِعْلِ حُكْمُ اِسْمِ مَفْعُولِهِ لَهُ فِى التَّقْدِيرِ لاَ فِى اللَّفْظِ] KÂİDE 3: İftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbından gelen fiilin fâ’sı; vâv (و) veya yâ (ى) veya peltek se (ث) harflerinden biri olursa, fâu’l fiil olan vâv (و) veya yâ (ى) veya peltek se (ث) harfi, te (ت) harfine çevirilir. Daha sonra da vâv’dan veya yâ’dan veya peltek se’den munkalib olan te harfi iftiâl (اِفْتِعَالٌ) bâbının te’sine idğâm edilir. Misâller: 1- “Korudu, himaye etti” anlamına gelen ve ikinci bâbdan gelen (وَقَى ـ يَقِى ـ وَقْيًا ـ وِقَايَةً) fiili, iftiâl bâbına girince (اِتَّقَى) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemleri görelim. a) وَقَى fiili, iftiâl bâbına girince (اِوْتَقَى) olur. اِوْتَقَى fiilindeki fâu’l fiil olan vâv (و) harfi, kâideden dolayı te (ت) harfine çevrilir ve (اِتْتَقَى) olur. Daha sonra da, vâv (و) harfinden munkalib olan birinci te (ت) harfi iftiâl bâbının te’sine idğâm edilir ve (اِتَّقَى) olur. Not: Kur’ân-ı Kerîm’de; “sakındı, ittikâ etti, müttakî oldu” anlamına gelen اِتَّقَى fiili ve bu fiilin (mâzî, muzâri’ ve emir olarak) müstakları 166 kez geçmektedir. Bu fiilin, ismi fâil sıyğaları olan (الْمُتَّقُونَ ـ الْمُتَّقِينَ) kelimeleri ise 49 kez geçmektedir. b) اِتَّقَى fiilindeki vâv harfi sâkin, mâkablindeki harf de meksûr (kesreli) olduğundan, vâv harfi yâ harfine çevrilir ki, böylece fiilin (اِيتَقَى) biçiminde okunması da câiz olur. Not: Vasıl hemzesi düştüğü takdirde, vâv’dan önceki harfin kesresi zâil olacağından, vâv (و) harfinden munkalib olan yâ harfi tekrar vâv harfine döner ve fiil (وَاوْتَقَى) şeklinde okunur. 2- “Kolay oldu” anlamına gelen ve beşinci bâbdan gelen (يَسُرَ ـ يَيْسُرُ ـ يُسْرًا) fiili, iftiâl bâbına girince (اِتَّسَرَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemleri görelim. a) يَسُرَ fiili, iftiâl bâbına girince (اِيتَسَرَ) olur. اِيتَسَرَ fiilindeki fâu’l fiil olan yâ (ى) harfi, kâideden dolayı te (ت) harfine çevrilir ve (اِتْتَسَرَ) olur. Daha sonra da, yâ (ى) harfinden munkalib olan birinci te (ت) harfi iftiâl bâbının te’sine idğâm edilir ve (اِتَّسَرَ) olur. b) اِيتَسَرَ fiilindeki fâu’l fiil olan yâ (ى) harfi, te (ت) harfine çevrilmeyip (اِيتَسَرَ) şeklinde okunması da câizdir. 3- “Gedik açtı” anlamına gelen ve üçüncü bâbdan gelen (ثَغَرَ ـ يَثْغًرُ ـ ثّغْرًا) fiili, iftiâl bâbına girince (اِتَّغَرَ) mevzûn’unda gelir. Burada yapılan işlemleri görelim. a) ثَغَرَ fiili, iftiâl bâbına girince (اِثْتَغَرَ) olur. اِثْتَغَرَ fiilindeki fâu’l fiil olan sâ (ث) harfi, kâideden dolayı te (ت) harfine çevrilir ve (اِتْتَغَرَ) olur. Daha sonra da, sâ (ث) harfinden munkalib olan birinci te (ت) harfi iftiâl bâbının te’sine idğâm edilir ve (اِتَّغَرَ) olur. b) اِثْتَغَرَ fiilindeki fâu’l fiil olan sâ (ث) harfi ile iftiâl bâbının te’sinin mahrecleri yakın olduğundan, iftiâl bâbının te’si, sâ (ث) harfine çevirilir ve (اِثْثَغَرَ) olur. Daha sonra da, fâu’l fiil olan birinci sâ (ث) harfi te’den munkalib olan ikinci sâ (ث) harfine idğâm edilerek, fiilin (اِثَّغَرَ) şeklinde okunması da câiz olur. |
KATEGORİLER
04.10.2024Cuma
Son Yorumlar
misafir Good blog post. I certainly appre Oğuzhan Admin çok teşekkürler. İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas |