Allah’a hamd, Rasûlüne salât ve selâm ederek başlıyoruz. Rabbimiz, hepimize hakkı hak bilip hakka ittibâ etmemizi, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan da ictinâb etmemizi nasip ve müyesser eylesin. Âmîn.
“Müslüman Kadınların Saçlarını Örtmeleri Farz mıdır?” başlıklı yazımızı okuyan bir kardeşimiz aşağıdaki soruyu yöneltmiştir.
Aslında ilk bakışta basit bir soru gibi gözükmesine rağmen iyice düşünüldüğünde önemli bir soru olduğu anlaşılacaktır. Şahsen ben de soruyu ilk gördüğümde “câizdir” diye içimden geçirmekle yetinmiştim. Ama daha sonra bu kadarının yeterli olmayacağını düşündüm. Zira bu konunun direkt cevaplandırılması için “câizdir” ya da “câiz değildir” şeklinde doyurucu olmayan bir cevap şekli yetersizdir. Çünkü meselenin farklı yönleri de bulunmaktadır. Bundan dolayı da konuyu özetler mahiyette ana hatlarıyla cevaplandırmanın faydalı olacağını düşünüyorum.
Önce soruyu görelim sonra cevaba geçelim:
“Selamün aleyküm. Benim sorum; saçı omuzlarından aşağıda olan bir insan, ensesinde toplayamıyorsa kestirmesi câiz midir? Çevremde, ‘âhirette kadınların saçlarının göğüs hizası altında olması gerekiyor’ diyenler var. Bunun doğruluğu var mıdır? Selâmetle, Allah'a emânet kalın…”
Ve aleyküm selâm. Saçı omuzlarından aşağıda olan bir kadının saçlarının uçlarından kestirmesi yani saçını kısaltması câizdir. Toplumda, kadınların saçlarının göğüslerinin hizasının altında olması gerektiği söylentisi -maalesef ki- geçmişten bu yana mevcuttur. Bunlar “kocakarı türetmesi” denen sözlerden sayılır. Bu sava göre, kadının saçları göğüslerinin altında olması gerekiyormuş ki, kadın öldüğünde göğüslerinin, saçlarıyla kapatılması gerekmekteymiş. Ya da kadın mahşer yerinde insanlar toplandıklarında göğüslerini saçlarıyla kapatacaklarmış. Bütün insanlar mahşerde analarından doğduğu gibi haşredilecek ya. Bu gerçeğin üzerine mesnetsiz fikirler eklemek de uydurucuların işi olmaktadır.
KADINLARIN SAÇLARINI KISALTMALARI CÂİZ MİDİR? Allah’a hamd, Rasûlüne salât ve selâm ederek başlıyoruz. Rabbimiz, hepimize hakkı hak bilip hakka ittibâ etmemizi, bâtılı bâtıl bilip bâtıldan da ictinâb etmemizi nasip ve müyesser eylesin. Âmîn. “Müslüman Kadınların Saçlarını Örtmeleri Farz mıdır?” başlıklı yazımızı okuyan bir kardeşimiz aşağıdaki soruyu yöneltmiştir. Aslında ilk bakışta basit bir soru gibi gözükmesine rağmen iyice düşünüldüğünde önemli bir soru olduğu anlaşılacaktır. Şahsen ben de soruyu ilk gördüğümde “câizdir” diye içimden geçirmekle yetinmiştim. Ama daha sonra bu kadarının yeterli olmayacağını düşündüm. Zira bu konunun direkt cevaplandırılması için “câizdir” ya da “câiz değildir” şeklinde doyurucu olmayan bir cevap şekli yetersizdir. Çünkü meselenin farklı yönleri de bulunmaktadır. Bundan dolayı da konuyu özetler mahiyette ana hatlarıyla cevaplandırmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Önce soruyu görelim sonra cevaba geçelim: “Selâmün aleyküm. Benim sorum; saçı omuzlarından aşağıda olan bir insan, ensesinde toplayamıyorsa kestirmesi câiz midir? Çevremde, ‘âhirette kadınların saçlarının göğüs hizası altında olması gerekiyor’ diyenler var. Bunun doğruluğu var mıdır? Selâmetle, Allah'a emânet kalın…” Ve aleyküm selâm. Saçı omuzlarından aşağıda olan bir kadının saçlarının uçlarından kestirmesi yani saçını kısaltması câizdir. Toplumda, kadınların saçlarının göğüslerinin hizasının altında olması gerektiği söylentisi -maalesef ki- geçmişten bu yana mevcuttur. Bunlar “kocakarı türetmesi” denen sözlerden sayılır. Bu sava göre, kadının saçları göğüslerinin altında olması gerekiyormuş ki, kadın öldüğünde göğüslerinin, saçlarıyla kapatılması gerekmekteymiş. Ya da kadın mahşer yerinde insanlar toplandıklarında göğüslerini saçlarıyla kapatacaklarmış. Bütün insanlar mahşerde analarından doğduğu gibi haşredilecek ya. Bu gerçeğin üzerine mesnetsiz fikirler eklemek de uydurucuların işi olmaktadır. Her ne kadar bu tür ısrarlı söylemler bugün azalmış olsa da, hâlâ bunları dillendirenlerin olduğu inkâr edilemez. İnsanlar Vahiy İslâm’ından kültürel ve geleneksel bir din anlayışına yöneldikleri her dönemde vahiyle doğrudan irtibatlı olmayan meselelerde bir takım insanların ısrarla iddia ettikleri farzlar(!) veya haramlar(!) bulunacaktır. Daha doğrusu helâl ve haram konularında aşırı gidişler ya da boş vermişlikler olabilecektir. Bu hususta Rasûlullah aleyhisselâm, erkeklerin ve kadınların çıplak ayaklı ve elbisesiz (erkekler sünnetsiz) olarak haşredileceklerini bildirince Hz. Âişe annemiz: “Kıyâmet günü avretlerden dolayı vay hâlimize!” dedi. Peygamberimiz ise: “Sen neden söz ediyorsun? Benim üzerime öyle bir Âyet nâzil oldu ki, üzerinde elbise olmasının ya da olmamasının sana hiçbir zararı yoktur” buyurdu. Âişe: “O hangi Âyettir, ey Allah’ın Nebîsi?” dedi. Allah Rasûlü ise: “O günde bunlardan her bir kişinin kendisine yeter bir işi vardır” (Abese: 37) Âyetidir buyurdu. (Bkz: İbn-i Kesîr Tefsîri vd. Abese Sûresinin ilgili Âyetlerinin tefsirinde bu bilgilere her tefsirde rastlamak mümkündür.) İffet timsâli Hz. Âişe annemiz mahşer yerindeki durumun mahiyetini Peygamberimize sorduğunda Allah’ın Rasûlü kendisine herkesin o günün dehşetinden dolayı birbirlerini göremeyecekleri biçimde daha önemli meşguliyetleri olacağını haber vermiştir. Dolayısıyla o günle alâkalı olarak kadınlara yönelik uydurulan bu efsanenin yanlışlığı da ortaya çıkmaktadır. Abese Sûresinin 37. Âyetinde Rabbimizin bildirdiği gibi, kimse kimsenin hâlini görmeyecektir ki, kadınların göğüslerini saklamak için uzun saçlara ihtiyaçları bulunsun. Kaldı ki, bunu uyduranlar büyük bir hata yaptıklarının da farkında değillerdir. Kadın göğsünü kapatıyor da neden diğer avret bölgelerini kapatmıyor? Bu, aslında soru değildir. Bu tür uydurmaları söyleyenlere ya da inananlara ilzâm ve cevap kâbilinden istifhâmdır. Şimdi mesele üzerinde kısaca teşrîhâta girelim. Öncelikle kabul etmeliyiz ki, saç kadının hem ziynetidir hem de avretidir. Sakal nasıl erkeğin ziyneti ise, saç da kadının ziynetidir. Kadınlar saçlarının kesim şekli itibariyle erkeklere benzemekten sakınmalıdırlar. Çünkü Hz. Ali radıyallâhu anh’dan rivâyete göre; نَهَى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنْ تَحْلِقَ الْمَرْأَةُ رَأْسَهَا “Rasûlullah, kadınların başlarını erkekler gibi tıraş etmelerini yasakladı.” (Tirmizî, Hacc, 75; Nesâî, Ziynet, 4) İbn-i Abbâs radıyallâhu anh’den rivâyet edildiğine göre; لَعَنَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمُتَشَبِّهِينَ مِنَ الرِّجَالِ بِالنِّسَاءِ، وَالْمُتَشَبِّهَاتِ مِنَ النِّسَاءِ بِالرِّجَالِ “Rasûlullah, erkeklerden kadınlara kadınlardan erkeklere benzemeye çalışanlara lânet etti” demiştir. (Buhârî, Libâs, 61; İbn-i Mâce, Nikâh, H. No: 1904; Bkz: Tirmizî, H. No: 3784; Ebû Dâvûd, Libâs, H. No: 4097) Başka bir rivâyetinde ise İbn-i Abbâs radıyallâhu anh şöyle bildirmiştir: لَعَنَ النَّبِيُّ الْمُخَنَّثِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالْمُتَرَجِّلاَتِ مِنَ النِّسَاءِ “Rasûlullah, kadınlaşan erkeklere ve erkekleşen kadınlara lânet etti.” (Buhârî, Libâs, 62; Hudûd, 33, H. No: 6834; Tirmizî, H. No: 2785; Ebû Dâvûd, Edeb, 61, H. No: 4930) Bu lânetin nedeni, Yaratan’ın koymuş olduğu sıfatlardan bazılarını beğenmeyip karşı cinsin sıfatlarıyla sıfatlanmaya çalışmak, karşı cinse özenmek yani Allah’ın yarattığını değiştirmeye çalışmak olarak açıklanabilir. Bu konuda şu Âyeti hatırlatmak yerinde olacaktır. “’(Şeytan:) Andolsun onları mutlaka saptıracağım. Olmayacak kuruntulara boğacağım. Andolsun onlara hayvanların kulaklarını yarmalarını emredeceğim. Ve yine onlara Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim.’ Kim Allah’ı bırakır da şeytanı velî edinirse şüphesiz o, apaçık bir zarara uğramış demektir.” (Nisâ: 119) Erkeğin ya da kadının yaratılışa müdâhalesi bir anlamda Allah’ın yaratmış olduğu fıtrata müdâhale sayılır. O fıtratı değiştirmek ise, Allah’ın yarattığını değiştirmek demektir. İslâm’da kadın-erkek benzeşmesi yasağı vardır. Bu yasak; giyim-kuşam, hâl-hareket ve benzeri bütün konularda kadının erkekleşmeye çalışmasını, erkeğin de kadınlaşmaya çalışmasını içine almaktadır. Bu bağlamdan olarak, kadının saçını erkeğe benzeyecek şekilde kestirmesi, ensesi görülecek dereceye kadar kısaltması câiz değildir ve bu durum Hadîslerde yasaklanmıştır. Hz. Ali radıyallâhu anh’dan rivâyete göre: نَهَى رَسُولُ اللَّهِ أنْ تَحْلِقَ الْمَرْأَةُ رَأسَهَا “Rasûlullah, kadının başını tıraş etmesini yasakladı.” (Tirmizî, Hacc, 75) Hadîs’teki yasak; kadınlarının saçlarını tamamen kestirmelerini/kazıtmalarını ya da enseleri görülecek biçimde -erkek tıraşına benzer- kısa kestirmelerini kapsamaktadır. Bu Hadîs nedeniyle âlimler, kadınların saçlarını -kesmek yerine- kısaltmalarının daha uygun olduğunu söylemişlerdir. İbn-i Abbâs’tan rivâyete göre, demiştir ki: Rasûlullah aleyhisselâm şöyle buyurdu: لَيْسَ عَلَى النِّسَاءِ حَلْقٌ إِنَّمَا عَلَى النِّسَاءِ التَّقْصِيرُ “Kadınlara tıraş olmak gerekmez. Kadınlara gereken, sadece saçları kısaltmaktır.” (Ebû Dâvûd, Menâsik, 79, H. No: 1984, 1985) İhrâmdan çıkarken kadınların saçlarını kısaltmaları vâciptir. Hanefî ulemâsı ve İmam Şâfiî’ye göre kadınların saçlarını tıraş etmeleri mekrûhtur. Çünkü tıraş olmak kadınlar için bid’attır. Ulemânın çoğunluğuna göre, kadınların saçlarını tıraş etmeleri erkeklere benzemek olacağı için haramdır. Kadınların saçlarını kestirmeleri değil, kısaltmaları (taksîr) câizdir. Saçın bir kısmını kesip diğer kısmını uzatmak da câiz değildir. Kadınların saçlarını tıraş etmelerinin yasak olması, başından rahatsızlığı olan kadınlar için geçerli değildir. Başında bulunan bir hastalık nedeniyle kadınlar saçlarını tamamen de kestirebilirler. Bunda sakınca yoktur. Ebû Seleme radıyallâhu anh demiştir ki: وَكَانَ أزْوَاجُ النَّبِيِّ يَأخُذُونَ مِنْ رُءُوسِهِنَّ حَتَّى تَكُونَ كَالْوَفْرَةِ “Nebî aleyhisselâm’ın zevceleri perçem (vefra) gibi oluncaya kadar saçlarını kısaltırlardı.” (Müslim, Hayz, 42) İmam Nevevî rahımehullâh bu hususta şunları kaydetmiştir: “Vefra, Limme’den daha uzundur. Limme, omuzlara kadar ulaşmayan saça denilir. Bu açıklama el-Esmaî’ye aittir. Başkası ise şöyle demektedir: Vefra, Limme’den daha azdır. Kulakları geçmeyen saça denilir (Perçem diye tercüme ettik). Ebû Hâtim dedi ki: Vefra, kulaklar üzerine kadar gelen saça denilir. Kâdî Iyâd rahımehullâh dedi ki: Bilinen şu ki, Arap kadınları saçlarını kısım kısım örerlerdi. Muhtemelen Nebî’nin zevceleri bu işi Rasûlullah’ın vefâtından sonra yapmışlardır; çünkü onlar vefâtından sonra süslenmeyi bırakmış ve saçlarını uzatmaya ihtiyaçları kalmamıştı. Ayrıca saçlarının bakımlarını kolaylaştırmak için de saçlarını kısaltmışlardı. Kâdî Iyâd’ın sözünü ettiği mü’minlerin annelerinin bu işi Rasûlullah hayatta iken değil de, vefâtından sonra yaptıklarına dair açıklamayı aynı şekilde başkaları da yapmış olup, bunun zaten başka türlü olması söz konusu değildir. Onların, Rasûlullah’ın hayatta iken böyle bir iş yapmış olmaları asla düşünülemez. Bunda kadınların saçlarını kısaltmalarının câiz oluşuna delil vardır. Allah en iyi bilendir.” (El-Minhâc fî Şerhi Sahîh-i Müslim, C: 4, S: 4, 5) Peygamberimizin hanımları, Efendimizin vefâtından sonra artık kendilerinin Rasûlullah için süslenme ihtiyaçları kalmadığından, saçlarını “Vefra” biçiminde kısaltmışlardır. Vefra, kimi âlimlere göre Limme’den daha uzun, kimine göre ise Limme’den daha kısadır. Limme Arapça Kâmûslarda şöyle tarif edilmiştir: شَعرُ الرَّأْسِ المجاوزُ شحمةَ الأُذن “Kulak memesini geçen (ama omuzlara kadar ulaşmayan) saç” demektir. Eğer Vefra; Limme’den daha uzun ise kulak memesinden aşağıya (omuzlara veya daha da aşağıya) ulaşan saç olur; daha kısa ise kulak memesinin üstünde oldukça kısa saç olur. Vefra, kulaklar üzerine gelen saç dahi olsa, kadınlar için bu saç kesiminin “kısa saç” hükmünde olduğunu kabul etmek gerekir. Vefra stilindeki saç kesimi hangisi olursa olsun, Rasûlullah’ın hanımları, Peygamberimiz vefât ettikten sonra saçlarını kısa denilebilecek şekilde kestirdikleri rivâyet olunmuştur. Bu detaya dikkat etmekte fayda vardır. Bu noktada kadınların saç kısaltmalarının câiz olduğunu söylememiz gerekir. Ama bu cevâz, (bekâr, dul olmak vb.) bazı illetlere bağlı mıdır ve saçın kısalığı ne kadar olmalıdır bu konularda farklı şeyler söylenebilir. Bu nedenle de kadınların, erkeklerin tıraşına benzer saç kesimlerinden sakınmaları gerekir. Zira bu durum, az önce de temas ettiğimiz gibi, kadınların erkekleşmeye çalışması anlamı taşıyabilir. Fakat kadının erkekleşmeye çalışmadığı ve başını alaburus stilinde tıraş ettirmediği sürece, saçının kısalığının ölçüsü ne olursa olsun, bunun haram olduğunu söylemek mümkün değildir. Şimdi de, kadınların saçlarını kesmeleri ya da kısaltmalarının doğru olmadığı söylentilerine atfen birkaç açıklama yapalım. Kadın isterse saçlarını elbette uzatır. Ama bu uzatma sebebiyle saçların başörtü veya benzer örtülerle tam örtülememesi yani tesettürde, saçların bazı sıkıntılara ve zorluklara sebep olduğu durumlarında saçların uçlarından kısaltılmasında hiçbir mahzûr yoktur. Çoğu zaman saçların uzunluğundan dolayı kadınların farkında olmadan, istemdışı olarak saçlarının görünmesi gibi aksaklıklar da bu şekilde önlenmiş olur. Bu açıdan bakılırsa bu amelin güzel bir ihtiyât olduğunu bile söyleyebiliriz. Kadının saç tıraşı konusunda vârid olan yasakların, erkeğe benzeyecek ölçüde saç kısaltma hakkında olduğu anlaşılmaktadır. İbn-i Ömer’in hizmetinde bulunan Nâfi’nin haber verdiğine göre, o, Abdullah b. Ömer’i (Allah hepsinden râzı olsun) şöyle derken işitmiştir: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ يَنْهَى عَنِ القَزَعِ “Rasûlullah aleyhisselâm’ı başın bir kısmını tıraş edip diğer kısmını alacalı şekilde (parçalı bulutlar gibi) bırakmaktan (alaburustan) nehyederken işittim.” (Buhârî, Libâs: 72; Nesâî, Ziynet, 58) Kaza’ (alaburus) القَزَع; başın bazı yerlerinde dağınık bulut parçaları gibi saç bırakıp, diğer tarafları kısaltmak ya da kazıtmaktır. Erkekler ya saçlarını tamamen tıraş ettirecekler ya da tamamen bırakacaklar. Çünkü bir kısmını tıraş edip, bir kısmını bırakmak yasaklanmıştır. Müslüman kadınların da bir zarûret olmadıkça saçlarını kazıtmamaları gerekir. Hatta hacc ibâdetlerini yaparlarken bile saçlarının ucundan birazcık kısaltmaları (taksîr) yeterlidir. Erkekler temiz tutmak ve bakımlarını yapmak şartıyla saçlarını uzatabilirler. Erkeklerin saç uzatmaları kadınlara benzemeye çalışmak anlamına gelmez. Zira gerek Peygamberimiz ve gerekse Ashâb saçlarını uzatmışlardır. Bu konuda yasaklama söz konusu değildir. Sonuç olarak da; kadınların saçlarını göğüs hizalarına kadar ya da biraz daha fazla uzatmak zorunda oldukları ve bu ölçüden aşağı saç bırakmalarının câiz olmadığı sözleri doğru değildir. Allah en iyi bilendir. Yusuf Semmak |
KATEGORİLER
04.10.2024Cuma
Son Yorumlar
misafir Good blog post. I certainly appre Oğuzhan Admin çok teşekkürler. İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas |