Şeyhu'l-İslâm rahımehullâh, bu gezginin dediği gibi gerçekten, "İşte Allah, dünya semâsına şu benim inişim gibi iner" demiş midir?
Eğer böyle bir şey dediyse, bu söz veya bu söze uygun cümleler neden kendi kitaplarında yoktur? Aksine bu sözün hılâfına sayısız açıklamalar bulunmaktadır! Bir an dediğini varsaysak bile; peki neden o dönemde çağdaşı olan Rabbânî İslâm âlimleri ve müctehidleri bu sözü, Şeyhu'l-İslâm'dan nakletmediler ya da nakzetmediler?
SEYYÂH İBN-İ BATTÛTA'NIN, ŞEYHU'L-İSLÂM İBN-İ TEYMİYYE HAKKINDAKİ İFTİRÂSI: Şeyhu'l-İslâm rahımehullâh, bu gezginin dediği gibi gerçekten, "İşte Allah, dünya semâsına şu benim inişim gibi iner" demiş midir? Eğer böyle bir şey dediyse, bu söz veya bu söze uygun cümleler neden kendi kitaplarında yoktur? Aksine bu sözün hılâfına sayısız açıklamalar bulunmaktadır! Bir an dediğini varsaysak bile; peki neden o dönemde çağdaşı olan Rabbânî İslâm âlimleri ve müctehidleri bu sözü, Şeyhu'l-İslâm'dan nakletmediler ya da nakzetmediler? Yüce Allah'ı mahlûkâta benzetme (teşbîh)'den, misallendirme/örnekleme/benzetme (temsîl)'den, cisimlendirme (tecsîm)'den ve sıfatlarını keyfiyetlendirme (tekyîf)'den sakınma ve sakındırma konusunda hayatı boyunca çok hassas olmuş bir âlimin; tüm yaşam mücâdelesi, i'tikâdı, yetiştirdiği çok sayıdaki âlim ve müctehid talebeleri ve geride bıraktığı sayısız eserleri bu iftirânın yalan olduğuna şahitlik ederken, işi gücü yalan söylemek, iftirâ etmek ve insanları garip, tuhaf söz ve olaylarla etkileyip dikkat çekmek olan bir seyyâhın lafına hiç itibar edilebilir mi? Hem de bu yalana o dönemdeki âlimlerin karşı çıkmasına rağmen... Bu kadar kolay mıdır, bir kimseye iftirâ etmek? Sırf bozuk akîdelerini ıslah etmek için çabaladığı için, bir kimseye hakkın dışında yakıştırmalar uydurarak, onu itibarsızlaştırmaya çalışmak ne kadar büyük âcizliktir! Tarih bu zavallıları kaydetmiştir ve kendi avanelerinden başkasının gözünde de hiçbir itibarları kalmamıştır! Allah, dünyada iken bile suçlarına uygun cezayı kendilerine vermiştir! Yarın, Huzûr-u Rabbi'l Âlemîn'de hallerinin ne olacağını ise, Allah çok iyi bilmektedir! İbn-i Teymiyye'nin eserlerini okumaktan, anlamaktan âciz olanlar, sırf kendi akîdelerine aykırı sözler söylediği için bu mübarek âlime muhalefet etmişlerdir. Keşke aleyhlerinde söylendiğini anladıkları kadar, ne söylendiğine de bakıp i'tikâdlarını düzeltselerdi! Böylesi, kendileri için daha hayırlı olurdu... Uydurulmuş o hikâyeye gelelim... Şeyhu’l-İslâm İbn-i Teymiyye’ye, çağdaşı mutasavvıf, kelamcı ve bid’atçi hasımlarından çokça iftirâlarda bulunulduğu gibi, çağından sonra günümüze kadar da bu durum devam edecek gibi görünmektedir. Ancak bu iftirâlar arasında en şaşırtıcı olup hasım bid’atçilerin dayanak kabul ettikleri iftirâ ise gezgin İbn-i Battûta’nın, "Rihletu İbn-i Battûta (İbn-i Battûta Seyâhatnâmesi)" diye tanınıp meşhur olmuş "Tuhfetu’l-Enzâr..." adını taşıyan eserinde -Allah’tan layıkı ile muamele görmesini dileriz- söylediği şu sözlerdir: "726 yılı muazzam Ramazan ayı 9’una tesadüf eden perşembe günü Şam’ın Dımeşk şehrine vardım... Dımeşk’de Hanbeli fukahasının büyüklerinden Şam’ın büyüğü ve çeşitli ilim dalları hakkında söz söyleyen Takıyyu’d-Dîn İbn-i Teymiyye vardı. Ancak aklı pek yerinde değildi. Dımeşk’liler onu çokça ta’zim eder, o da minbere çıkıp, onlara vaazlar verirdi..." diye sözlerini sürdürür ve daha sonra şunları söyler: "Mescidin minberinde insanlara vaaz ederken cuma gününde huzurunda bulundum. Onlara öğüt veriyordu, söylediği sözler arasında şu da vardı: Allah dünya semâsına benim şu inişim gibi iner, dedi ve minberin basamaklarından bir basamak indi. İbnu’z-Zehrâ diye bilinen Mâlikî mezhebine mensup bir fakih ona karşı çıktı ve onun söylediği bu sözü reddetti. Fakat herkes bu fakihe karşı çıktı, elleriyle, ayakkabılarıyla ona alabildiğine vurdular ve nihayet sarığı da düştü..." İbn-i Battûta daha başka yalan ve iftirâlarını da bunların akabinde sıralamaya devam etmektedir. (Bkz. Er-Rıhle, I, 102, 109, 110, Tahkîk: Dr. Ali el-Muntasır el-Kettânî, Muessesetu'r-Risâle Baskısı.) İbn-i Battûta’nın iftirâ sözleri bu. Bundan dolayı Şeyh Ahmed b. Îbrâhîm b. Îsâ "el-Kasidetu’n-Nûniyye" (Şerhu'l-Kasideti'n-Nûniyye, 1, 497)'ye yazdığı şerhinde şu sözleri söylemektedir: "Böyle bir yalandan Allah’a sığınırız. Bu yalanı söyleyen Allah’tan korkmaz mı? Bu iftirâda bulunan utanmaz mı? İbn-i Battûta, Şeyhu'l-İslâm İbn-i Teymiyye'ye iftirâ ederek, onun, Dimeşk'de bir mescidin minberinin basamağından bir basamak inerek "Allah dünya semâsına işte benim indiğim gibi iner" dediğini söylediğini/gördüğünü iddia (iftirâ) etmiştir. Mâlikî fakihlerinden İbn-i Zehrâ bu adamın sözlerine karşı çıkmıştır. (Bkz. Rıhle, 1/102, 109, 110) İbn-i Battûta, Dımeşk'e 726 yılı 9 Ramazan'da geldiğini söylemektedir. İbn-i Teymiyye o sırada el-Kal'a'da hapiste idi. Bu durumu talebesi Hâfız Muhammed b. Ahmed b. Abdu'l-Hâdî Tabakâtu'l Hanâbile'de zikretmiştir. Ebu'l Ferac: "Şeyhu'l-İslâm, 726 yılı Şaban ayının 6. gününden 728 yılının Zilkade ayına kadar el-Kal'a'da hapiste kaldı." (İbn-i Receb, ez-Zeyl alâ Tabakâti'l Hanâbile, 4/525) Yalan söylemeyi ve iftirâ etmeyi meslek edinmiş bu türden adamlara, Peygamber Efendimizin Hadisiyle cevap veriyoruz. "Eğer utanmazsan dilediğini yap!" (Buhârî, Edeb, Bâbu İzâ lem testehı fef'al mâ şi'te, 78) İbn-i Battûta’nın çokça yalan söylediğinin delillerinden birisi de onun seyâhatnâmesinde naklettiği çok acaip hikâyeleridir. O kadar ki, İbn Haldûn bu seyâhatnâmeden bir miktar nakillerde bulunduktan sonra şunları söylemektedir: "...Onun anlattığı şeylerin çoğunluğu Hint ülkesinin hükümdarı ile ilgili olup onu dinleyenlerin çokça garip karşılayacağı halleri ile ilgili anlattıklarıdır... Nihayet o bu kabilden hikâyeler anlattı, bu sefer insanlar kendi aralarında onun yalancı olduğunu söylemeye koyuldular. O günlerde Sultan Faris b. Vardar’ın veziri ile karşılaştım. Bu hususta onunla konuştum ve ben bu adamın insanlar tarafından yaygın bir şekilde yalanlanmış olması dolayısıyla vermiş olduğu haberleri kabul etmediğini gördüm." (İbn Haldûn, Mukaddime, II, 565, Tahkîk: Ali Abdu'l-Vâhid Vâfi) Şimdi bu iftirâdan medet umanlara soruyoruz. Moğol İstilası esnasında Moğol hükümdarı Kazan Han'ın karşısına büyük bir cesaret, vakar ve soğukkanlılıkla çıkıp, yanında herkesin korkudan titrediği o zâlime karşı en belîğ ifadelerle Müslümanların haklarını savunan ve yaptıkları zulümlerden dolayı kendisine nasihat eden bir kimseye, iftirâda böylesine aşırı gitmek ne büyük cüretkarlıktır! Bu cüretkarlık, insaf ve adalete mi dayanıyor yoksa cehalete mi? Şeyhu'l-İslâm'a karşı yalan söylerken bu kadar kahraman(!) kesilenler, Moğol istilası esnasında, o, cephede zâlimlere karşı kılıç sallarken, hangi köşelerde zikir çekmekle meşguldüler acaba? O müfteriler ve bu insafsız iftirâya çanak tutanlar; Moğol mezâlimi karşısında cesaretlerini mi kaybetmişlerdi? Ümmetin Şeyh’ine iftirâ ederken dilleri şakıyanların, Moğol hükümdarı ve komutanları karşısında nutukları mı tutulmuştu? O zamanlarda, ümmet zulümler altında inim inim inlerlerken, feryatları gök kubbeyi inletirken, sizlerin o merhamet ve şefkat âbidesi(!) ğavs'larınız, kutb'larınız size ve tüm mazlumlara neden yardıma gelemediler? Arkanızda evliyâ (!) ordusuyla Cengiz Han'ı sürklase etseydiniz ya! Yoksa siz mi onları yardıma çağırmadınız! Sizde durum böyle, ya Şeyhu’l-İslâm’da durum nedir? O da, sizin gibi, hasmından intikam alma ve onları itibarsızlaştırma sevdalarına mı düştü? Onu ve onun akîdesini sizden ayıran ayırıcı çizgilerden bir tanesi de işte budur! Hakkı savunan ve davası hak olan kimse, muhaliflere taşkınlık yapmaz, hakkın dışına çıkarak, tabir-i caizse belden aşağı vurmaz. Bu nedenle de o mübarek Şeyh -İbn-i Teymiyye- daha sonra kendisine muhalefet eden herkesten intikam alacak bir imkana ve iktidar gücüne sahip olduğu halde, onlardan asla intikam almamıştır. İşte hak yolunun yolcusunun muhteşem davranışı budur! Allah ona rahmetiyle karşılık versin. Meyve veren ağacı taşlayan câhillerin yaptığı gibi yapmayın. Üzüm yemek istiyorsanız, bağa, bağcıya ve asmalara zarar vermeden üzüm yeyin ama nankörlük etmeyin! İbn-i Teymiyye’ye, sevgide aşırı gidenler olabilir. Bu durumu Şeyhu’l-İslâm’a saldırı malzemesi yapmayın! Bu durumu o istemedi. Siz de, ona buğz’da aşırı gidenler değil misiniz? Bu durumu da o istememişti hatta böyle yapanlardan razı olmamıştı. Bu nedenle bir kimseye karşı sevgi besleyenler de, sevmeyenler de, hatta sevgi ya da buğz’da aşırı gidenler de olabilir. Ama şu bir gerçektir ki, İbn-i Teymiyye’ye sevgi beslemeyen aklıselim, adil, insaflı bir muvahhid kimse göstermek neredeyse imkânsızdır. İtibar edilmeyecek zan, kuruntu ve nefsânî sözleri can simidi görmeyin; o sözler insanı selamet sahiline değil azaba sürükler! Ona düşmanlık edenler, genelde akîdeleri bozuk, sûfî, bid’atçı ve câhil kimselerdir. Onu sevenler ise tüm ümmet ve İslâm âlimleridir. Ümmetin imamı konumundaki çok değerli pek çok âlim de, İbn-i Teymiyye’nin talebesidir. Yahut da onun ilminden istifade etmişler ve etmektedirler. Onun ilminden yararlanma durumu –inşâAllah- kıyamete kadar da devam edecektir. Ya İbn-i Teymiyye’ye düşman olanlar kimler? Herkes biliyor ki, akîdeleri bozuk olup da, kendilerini Selef-i Sâlihîn akîdesi üzere ıslah etmeye çalıştığı birkaç güruhtur! Kendilerine iyilik eden bir imama düşmanlık etmek ancak câhillerin sıfatıdır! Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İyiliğin karşılığı iyilikten başkası olabilir mi?” (Rahmân: 60) İftirâdan başka tutar dalı kalmayan yalancıların yalancı sığınaklarını emniyetli kaleler sanmaktan, Allah Teâlâ tüm kullarını muhâfaza etsin. |
KATEGORİLER
18.04.2024Perşembe
Son Yorumlar
İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas İbrahim sarıtaş Allahrazı olsun Muhammet **** Bizim din hocamız başınızı örtmek |