• Cennet, mü’min ve müttakiler için hazırlanmış ve içerisinde ebedî olarak kalacakları bir meskendir:
بِسْـــــمِ اللهِ الرّحْمَنِ الرّحِيمِ AYETLERDEN KESİTLERLE CENNET VE NİMETLERİ1. Cennet, mü’min ve müttakiler için hazırlanmış ve içerisinde ebedî olarak kalacakları bir meskendir: “İman edip sâlih ameller işleyenlere, kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetlerin olduğunu müjdele!”[1], “Takvâ sahipleri için, Rabbleri katında altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada ebedî kalıcıdırlar.”[2] 2. Cennet güvenilir bir makamdır: “Takvâ sahipleri muhakkak emin bir makamdadırlar.”[3] 3. Cennette nereye bakılırsa, orada nimetler ve büyük bir mülk vardır: “Nereye bakarsan, orada pek çok nimetler ve büyük bir saltanat görürsün.”[4] 4. Cennette, cennetliklerin canlarının istediği her şey vardır: “Orada canların istediği ve gözlerin hoşlanacağı şeyler vardır.”[5], “Orada onlara diledikleri her şey var. Yanımızda fazlası da var.”[6] 5. Genişliği göklerle yer kadardır: “Rabbinizden bir mağfiret ve takvâ sahipleri için hazırlanmış, genişliği göklerle yer (kadar) olan cennete koşun.”[7], “Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberlere iman edenler için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun.”[8] 6. Yüksek köşkler ve güzel meskenler vardır: “İşte bunlar sabretmelerinden dolayı cennetin yüksek köşkleri ile mükâfatlandırılacaklar ve onlar orada esenlik dileği ve selâm ile karşılanacaklardır.”[9], “(Böyle yaparsanız) O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur!”[10] 7. Altlarından ırmaklar akar: “İşte bunların mükâfatı, Rabblerinden bir mağfiret ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir.”[11] 8. Allah, mü’min kullarından râzı olmuştur: “Ey yakîn ile huzur bulmuş nefs! Kendin râzı olmuş ve (İlâhî) rızâya ermiş olarak dön Rabbine! Haydi katıl (sâlih) kullarıma! Ve (onlarla) gir cennetime!”[12], “İman edip sâlih amel işleyenler ise, işte bunlar yaratılanların en hayırlılarıdır. Onların Rabblerinin katındaki mükâfatları, altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır. İşte bu, Rabbinden korkan kimseler içindir.”[13] 9. Mü’minler, cennette selâm ile karşılanırlar: “Nihâyet oraya gelip kapıları açılacağında, cennetin bekçileri onlara diyecek ki: ‘Selâm olsun sizlere. Tertemiz geldiniz. Hemen oraya ebedîler olarak girin.”[14], “Oralara esenlikle ve güvenle girin (denilecek).”[15], “Sabrettiğiniz şeylere karşılık selâm sizlere! (Dünya) yurdun(un) ne güzel sonucudur bu! (derler).”[16] 10. Mü’minler, cennete, ana, baba, eş ve çocuklarından sâlih olanlarla birlikte gireceklerdir: “Onlar oraya ana ve babalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden sâlih olanlarla birlikte gireceklerdir.”[17] 11. Cennetteki mü’minlerin kalplerindeki kırgınlıklar ve kin söküp atılacaktır: “Biz onların göğüslerindeki kini söküp attık; kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.”[18] 12. Orada boş söz ve yalan işitmezler; ancak selâm işitirler: “Orada boş bir söz de işitmezler, yalan bir söz de.”[19]. “Onlar orada ne boş bir lâf, ne de günâha sokacak bir şey işitirler. Yalnız bir söz (işitirler ki o da), ‘selâm, selâm’dır.”[20] 13. Bitip tükenmeyen, hesapsız bir rızık vardır: “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak sâlih amel işlerse; işte onlar cennete girerler, onlar orada hesapsız rızıklanırlar.”[21], “İşte muhakkak bu (cennette mü’minlere verdiğimiz) rızkımızdır. Tükeneceği yoktur.”[22] 14. Cennette ölüm yoktur: “Onlar orada ilk ölümden başka ölümü tatmazlar. (Allah) onları cehennem azabından korumuştur.”[23] 15. Sevinç ve rahatlık içindedirler: “Muhakkak o günde cennetlikler, sevinç içinde nimetlerle meşgul olacaklardır.”[24], “Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.”[25], “Allah’ın lütfundan kendilerine verdiğiyle hepsi de sevinç içindedirler.”[26] 16. Onlara yorgunluk ve bıkkınlık dokunmaz: “O ki, lütfu ile bizleri ebedî kalıcılık yurduna yerleştirdi. Burada bize hiçbir yorgunluk değmeyecek, burada bize hiçbir usanç da dokunmayacak.”[27], “Orada onlara hiçbir yorgunluk dokunmaz. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir.”[28] 17. Onlar için korku ve hüzün yoktur: “Onlar için korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir.”[29], “(Cennette şöyle) derler: Bizden üzüntüyü gideren Allah’a hamdolsun! Doğrusu Rabbimiz çok mağfiret edendir, şükrün karşılığını verendir.”[30] 18. Orada temiz eşler (hûriler) vardır: “Orada onların temiz kılınmış zevceleri vardır.”[31], “Yanlarında gözlerini yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü (hûri)ler vardır.”[32], “İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü (hûri)ler vardır.”[33], “İşte böyle. Biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.”[34] 19. Onların etrafında ğılmân (genç hizmetçiler) ve vildân (çocuklar) hizmet etmek için dolaşırlar: “Etraflarında, sedefleri içinde gizlenmiş incileri andıran delikanlı hizmetçiler (ğılmân) dolaşır durur.”[35], “Etrafında ölümsüz ve yeni yetişmiş çocuklar (vildân) da dolaşır. Onları gördüğün zaman kendilerini saçılmış inci sanırsın.”[36], “Etraflarında ebedî kılınmış evlâtlar (vildân) dolaşır.”[37] 20. Orada sudan, sütten, lezzetli şaraptan ve baldan ırmaklar vardır: “Orada akan bir(çok) pınar(lar) vardır.”[38], “(O), Allah’ın (has) kullarının kendisinden içtikleri ve diledikleri gibi akıttıkları bir pınardır.”[39], “Takvâ sahiplerine va’d olunan cennetin durumu şudur: “Onda kokusu, tadı değişmeyen sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzetli gelen şaraptan ırmaklar, süzülmüş baldan ırmaklar vardır.”[40] 21. Onlara, yiyecek ve içecekler altın tepsi ve kadehlerle sunulur: “Onların etrafında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır.”[41] 22. Rahatlıkla erişilen meyveler, bahçeler ve üzüm bağları vardır: “Ashâb-ı Yemîn, ne (şerefli) Ashâb-ı Yemîn’dir! Dikensiz kiraz ağacı altında, meyveleri birbirine girmiş muz ağaçları altında, yayılmış gölgelerde ve sürekli akan su yanında (otururlar). Ardı arkası kesilmez ve asla men olunmaz pek çok meyve(den alıp yerler).”[42], “(Takvâ sahipleri için) bahçeler ve üzüm bağları (vardır).”[43], “Devşirilecek meyve(leri) yakındır.”[44], “Gölgeleri, üzerlerine yakın olup meyveleri ise alabildiğine boyun eğdirilmiş halde olacaktır.”[45], “(Bu cennetler) yemyeşildirler.”[46] 23. Canlarının çektiği meyveler ve kuş etleri vardır: “Seçip beğeneceklerinden meyveler ve canlarının çekeceklerinden kuş eti (ikrâm edilir).”[47] 24. Onlara dünyadakilere benzer rızıklar da sunulur: “Onlardaki herhangi bir meyveden rızık olarak yedirildikçe: ‘İşte bu, daha önce de rızıklandırıldığımız şeydi’ derler. Bu, birbirine benzer şekilde kendilerine getirilir.”[48] 25. Onlar için altın ve gümüş bilezikler, inci takılar, ipek elbiseler, gümüşten billur kaplar, sürahiler ve kadehler vardır: “Onlar orada (cennette) altından bileziklerle ve incilerle bezenirler, orada giyecekleri de ipek(ten)dir.”[49], “Üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir ve Rabbleri onlara son derece temiz bir şarap içirmiştir.”[50], “Etraflarında gümüşten ve billur (gibi) kaplar, sürahiler dolaştırılır. (Evet) miktarlarını kendilerinin tayin ettiği gümüşten billur (gibi) kaplar. Onlara orada katkısı zencefil olan kadeh(ler)le içirilir.”[51] 26. Cennette takvâ sahiplerine “afiyetle yiyin, için” denilir: “Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin, için (denilir).”[52] 27. Mücevherlerle işlenmiş, yükseklerde kurulmuş tahtlar, sürahiler, yastıklar, çok kıymetli yaygılar vardır: “Orada yüksek tahtlar vardır; yerleştirilmiş sürahiler, dizilmiş yastıklar ve etrafa yayılmış son derece değerli yaygılar vardır.”[53], “İşlenmiş tahtlar üzerinde (oturup; onlar üzerinde karşı karşıya yaslananlar olarak (nimetlere mazhar olurlar).”[54] 28. Orada gölgelikler vardır; rahatsız edici sıcak ya da soğuk yoktur: “Şüphesiz ki takvâ sahipleri gölgelerde ve pınar başlarındadırlar. Arzu ettikleri meyveler arasındadırlar. İşlediğiniz sebebiyle yiyin, için.”[55], Onları koyu bir gölgeliğe alacağız.”[56], “Takvâ sahiplerine va’d olunan cennetin durumu şudur: Altından ırmaklar akar. Oranın yiyecekleri de, gölgeleri de devamlıdır. Takvâ sahiplerinin âkıbeti işte budur! Kâfirlerin âkıbeti ise ateştir!”[57], “Orada tahtlara yaslanırlar. Orada (güneş) sıcağı da görmeyeceklerdir, soğuk da.”[58] 29. İman edenlerin cennette duaları tesbîh, esenlik temennileri selâm, dualarının sonu ise Allah’a hamd etmektir: “İman edip sâlih amel işleyenlere gelince; imanları sebebiyle Rabbleri onları doğru yola iletir. Nimet dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar. Oradaki duaları: ‘Allah’ım Seni (bütün noksan sıfatlardan) tenzîh ederiz’ sözüdür. Oradaki sağlık temennileri ise selâm'dır. Dualarının sonu da: ‘Elhamdülillâhi Rabbi’l âlemîn’dir.’ “[59] 30. Cennette mü’minler, Allah’ı göreceklerdir: “O günde yüzler vardır ki apaydınlıktır. Rabblerine bakıcıdırlar.”[60], “Çok merhametli Rabb(lerin)den ‘selâm’ denir (onlara).”[61] Cennetin ihtişamını anlatmamız gerçekten çok zordur. Bu nedenle Ayetlerle, o esenlik diyârını bir nebze tanıtmak istedik… Orası; دَارَ الْمُقَامَةِ “dâru’l mukâme: ebedî ikâmet yurdu”[62], دَارُ السَّلاَمِ “dâru’s selâm: selâm (esenlik, selâmet, kurtuluş) yurdu”[63] ve kesintisiz nimetler yurdudur. Mü’minler için orada نَعِيمٌ مُقِيمٌ “Naîmun mukîm(un): Ebedî, kesintisiz nimetler”[64] vardır.
Yusuf Semmak Mü’minler, cennette Allah’a hamd-ü senâ ederek ve O’nu tesbih ederek Rabblerini yüceltecekler. Onlar birbirleriyle karşılaştıklarında ise, birbirlerine selâm vereceklerdir. İman edenler aslında dünyada da böyle idiler. Onlar dünyada, sadece Allah’ı övmüşler ve O’nu tüm noksanlıklardan tenzîh ederek, tesbîh etmişlerdi. Allah dışında övülenleri ve yüceltilenleri reddererek, sadece Allah’ın hükmüne başvurmuşlardı. Onlar imtihânda başarılı olmuşlar ve hakikaten “hamd ediciler” ve “tesbîh ediciler” oldukları ortaya çıkmıştır. Onlar, Allah’ın kendilerinden râzı olduğu kimselerdir. Çünkü onlar, ibâdet ve teslimiyette Allah’tan başka ma’bud tanımamışlar, Allah dışında uydurulan tüm sahte ma’budları inkâr etmişlerdi. Onlar, dünyada iken, şeytan işi olan boş uğraşlardan ve zevklerden uzak durmuşlardı. Onlar, dünyada, çalgı aletleri, şarap, kadın, uçuk eğlenceler, anlamsız terennümler, şarkılar ve israflarla ömür tüketmemişler; hayatlarının her anında sadece Allah’ı övmüşler ve O’na kulluk etmişlerdi. Onların duygu, istek ve zevklerinin kendisinden kaynaklandığı, eğitim ve yüksek ahlâkî seciyyeleri cennette daha bâriz bir biçimde ortaya çıkmaktadır. İşte onlar, gerçek Tevhid ehli mü’minlerdir! Cennette artık sorumluluk ve ibâdet yoktur! İmtihân, dünya âleminde kalmıştır. Cennet ehli orada Rabblerini tesbîh ederek ve O’na hamd ederek nimetler içinde sefâ süreceklerdir. Aslında onlar, dünyada iken de, Allah’ı tesbîh etmeye, O’na hamd etmeye ehil idiler. Onlar, Allah’tan başkasına ibâdet etmeyerek vefat etmişlerdi. Bunun karşılığında da onlar, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, insanın akıl ve hayaline dahi gelmeyen ebedî cennet nimetleriyle karşılaştılar. |
KATEGORİLER
08.12.2024Pazar
Son Yorumlar
misafir Good blog post. I certainly appre Oğuzhan Admin çok teşekkürler. İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas |