İnsanların en mutlusu, Tevhid ehli kimselerdir. Allah onlara rahmetini, rızasını, lütuf ve ikramlarını tahsis etmiştir. Onlar ahirette bu nimetlerden asla mahrum kalmayacaklardır. Allah’ın izin vermesiyle, Rasûlullah’ın şefaat edebileceği kimseler sadece Tevhid akidesi üzere vefat edenler olacaktır. Şirk koşanlara, Peygamberimiz bile şefaat edemeyecek ve onlar ebedî olan cehennem azabına giriftar olacaklardır.
Bu konuda bir Hadis-i Şerif ile başlayalım.
Ebû Hureyre radıyallâhu anh şöyle demiştir: (Bir kere) “Yâ Rasûlallah! Kıyamet gününde senin şefaatin en ziyade kime olacak?” diye sordum. Rasûlullah aleyhisselâm: “Yâ Ebâ Hureyre! Hadis (bellemek) için sende gördüğüm hırsa göre, bu Hadisi senden evvel kimsenin bana sormayacağını tahmin ediyordum. Kıyamet gününde halk içinde şefaatime en ziyade mazhar olacak kimse, kalbinden ve gönlünden hâlis ve samimi olarak ‘Lâ İlâhe İllâllah’ diyendir.” (Buhârî, Rikâk, 51; İlm, 34)
KELİME-İ TEVHİD'İN FAZİLETİ VE ŞARTLARI: Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdederek, söze O'nun buyruğu ile başlayalım: "O halde, Allah'tan başka hiçbir ilâh olmadığını bil!" (Muhammed: 19) Bu konuda bir Hadis-i Şerif hatırlatalım. Ebû Hureyre radıyallâhu anh şöyle demiştir: (Bir kere) “Yâ Rasûlallah! Kıyamet gününde senin şefaatin en ziyade kime olacak?” diye sordum. Rasûlullah aleyhisselâm: “Yâ Ebâ Hureyre! Hadis (bellemek) için sende gördüğüm hırsa göre, bu Hadisi senden evvel kimsenin bana sormayacağını tahmin ediyordum. Kıyamet gününde halk içinde şefaatime en ziyade mazhar olacak kimse, kalbinden ve gönlünden hâlis ve samimi olarak ‘Lâ İlâhe İllâllah’ diyendir.” (Buhârî, Rikâk, 51; İlm, 34) Ebû Hureyre'nin sorusunu motamot şöyle çevirebiliriz: "Ey Allah'ın Rasûlü! Kıyamet gününde senin şefaatin sebebiyle insanların en mutlusu kimdir?" Yani ‘kıyamet gününde kendilerine şefaat edeceğin için en mutlu olacak insanlar kimlerdir?’ demektir. Rasûlullah bu soruya, kalbinden ve gönlünden ihlâs ile Kelime-i Tevhid’i söyleyenlere şefaat edeceğini bildirerek cevap vermiştir. Peygamberimizin sözünden açıkça anlaşılmaktadır ki, “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur” sözünü sadece dil ile değil, kalpten ihlâs ile söyleyenlere yani Tevhid ve İhlâs kelimesi olan “Lâ İlâhe İllallâh” akidesini tam bir teslimiyetle kabul edenlere ancak şefaat edeceğini haber vermektedir. Bu açıklama aslında kimlerin “muvahhid” olduğunu da ortaya koymaktadır. Rasûlullah’ın bu sözünün farklı bir ifade şekli ise, Allah’ın Rasûlü şirk koşanlara ve müşrik olarak ölenlere asla şefaat etmeyecektir. Anlamını bilmeden, Allah’ın ulûhiyetini ortaksız olarak tasdik etmeden, bu akideye uygun amel etmeden kuru kuruya sadece “Lâ İlâhe İllallâh” demek hiçbir anlam ifade etmez. Maalesef ki bazı yazarlar ve avam bu konuda büyük yanılgı içerisindedirler. Kalbinde Tevhid akidesi olmadığı ve amelleri şirk ile iç içe bulunduğu halde, muhtevasını bilmeden, fıkhetmeden, gereğiyle amel etmeden ve ihlâsa ermeden dille Tevhid kelimesini söyleyenleri “Müslüman” sanma bid’atı sonradan çıkmış bir vesvesedir. Bu düşüncenin İslam’da yeri yoktur! Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Kim, Lâ İlâhe İllallâh der ve Allah’tan başka tapılanları reddederse malı ve kanı haram olur. Sonra onun hesabı Allah’a aittir.” (Müslim) İmam Şevkani, şöyle demektedir: “Lâ İlâhe İllallâh sözünü sadece dil ile söylemek, fakat bununla birlikte manasıyla amel etmemek kişiye, Müslüman sıfatını vermez. Çünkü cahiliyye ahalisinden bir kişi bu sözü söylese ve bununla birlikte puta tapmaya devam etse, Müslüman sayılmaz.” (Ed-Durru’n Nadîd Fî-İhlas Kelimeti’l-Tevhid S: 40) Lâ İlâhe İllallâh’ın Şartları: Bu konuya, Sahîh-i Buhârî'den bir rivâyet ile başlayalım. "Vehb b. Münebbih'e: 'Lâ İlâhe İllallâh cennetin anahtarı değil midir?' denildi. Vehb: 'Evet, anahtarıdır; fakat bu anahtarın muhakkak kendine mahsus dişleri vardır. Eğer sen, dişleri bulunan bir anahtar getirirsen, o kapı sana açılır, yoksa kapı sana açılmaz.' " (Buhârî, Cenâiz, Son Sözü Lâ İlâhe İllallâh Olan Kimse Hakkında 1. Bâb) Cenneti açacak olan anahtarın dişleri, Lâ İlâhe İllallâh'ın şartlarıdır. Kuru kuruya, Lâ İlâhe İllallâh demekle cennetin kapıları açılmaz. Cennete girmek için; Lâ İlâhe İllallâh'ın muhtevasına uygun sahih bir itikad gerekmektedir. İhlâs: Şirk’i terk etmektir. (Zümer: 3, Beyyine: 5) Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanlar arasında benim şefaatime erecek olan en mutlu kişi, kalbinden ihlâslı bir şekilde ‘Lâ İlâhe İllallâh’ diyendir.” (Buhârî, Rikâk, 51; İlm, 34) Sıdk: Nifâkı terk etmektir. (Ankebût: 3, Zümer: 33) Rasulullah aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’tan başka ibâdete layık ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna kalbi ile tasdik ederek ölürse, cennete girer.” (Müsned-i Ahmed) Muhabbet, Velâ (Muvâlât): Allah’ı ve Allah’ın sevdiklerini sevmektir. (Bakara: 165, Mâide: 54, 55, Enfâl: 72, Tevbe: 23, 71, Mücâdele: 22) Rasûlullah aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: “Üç haslet vardır ki, kimde bulunursa, imanın tadını almıştır .Allah ve Rasûlünü herkesten daha çok sevmek, kişiyi ancak Allah için sevmek. Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, Cehennem ateşine atılacakmış gibi korkmak.” (Buhârî, İman: 8, 13; Müslim, İman: 67) Buğz, Berâ (Muâdât): Allah’ın sevmediklerini sevmemek ve onlar tek olan Allah’a iman edinceye kadar onlardan uzak durmak. (Âl-i İmrân: 28, Mâide: 51, Mâide: 80, 81, Mümtehine: 1) الْحُبُّ فِى الله وَالْبُغْضُ فِى اللهِ مِنَ الإيمَانِ "Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek (sevmemek) imandandır."(Buhârî, İmân, 1) Tevhid'in muhtevasına uygun amel işlemek: Tevhid’in anlam ve şartlarına uygun olarak, Tevhid’in gerekleriyle amel etmek. Yaşantısını ve tüm davranışlarını Lâ İlâhe İllallâh'ın manasına uygun düşecek şekilde düzenlemek. (Nisâ: 125, Lokman: 22, Zümer: 54) Kelime-i Tevhid’in gerçekleşmesinin şartlarını maddeler halinde şu şekilde özetleyebiliriz: Cehâletin zıddı, ‘ilim’ (Zuhruf: 86, Muhammed: 19), şek ve şüphenin zıddı, ‘yakîn’ (Tevbe: 45, Hucurât: 15), şirk’in zıddı, ‘ihlâs’ (Zümer: 3, Beyyine: 5), yalan (kizb)in zıddı, ‘sıdk’ (Ankebût: 1-3, Zümer: 33), buğzun zıddı, ‘muhabbet’ (Bakara: 165, Mâide: 54, 55, Enfâl: 72, Tevbe: 23, 71, Mücâdele: 22), terkin zıddı, ‘inkıyâd’ (Nisâ: 125, Lokman: 22, Zümer: 54), reddin zıddı, ‘kabul’ (Sâffât: 35, 36), el-kufru bimâ yu’bedu min dûni’llâh: Allah dışında kendisine ibâdet edilenleri reddetmek (Bakara: 256). Bu konuda şu hakikatin altını çizmeden geçemeyiz. Nasıl ki abdesti bozan şeyler var ise, imanı bozan şeyler de vardır. Örneğin; bir kimse doksan dokuz kere abdest alsa sonra da bir kez yellense, o kimsenin o halde kıldığı namazın sahih olduğunu söyleyebilir misiniz? Hepimizin de şüphesiz kabul edeceği gibi, o kimse abdestsiz namaz kılmıştır ve namazı bâtıldır. İşte aynen bunun gibi, bir kimse, isterse günde yüz kere Kelime-i Tevhid’i söylesin, eğer o Tevhid’i bozacak bir amel işlemeyi veya söz söylemeyi terk etmiyor ise, o kimsenin imanı gider. Yaptığı ameller de –aynen abdest misalinde olduğu gibi- Tevhid’siz yapılan işlerdir ki, Tevhid’siz ameli Allah kabul etmez. Tıpkı abdestsiz namazı kabul etmediği gibi! Bu nedenle Tevhid akidesinin anlam ve muhtevasını çok iyi öğrenmek ve o muhtevaya aykırı davranışlardan şiddetle sakınmak gerekir. Çünkü Tevhid’in zıddı şirk’tir; Allah ise şirk koşanların tüm amellerini iptal etmiştir. Allah katında mükafatı olan ameller; Allah’ın emrettiği ve Allah Rasûlünün Sünnetine uygun şekilde ifa edilen, Allah rızası için ihlâs ile yapılan ve içerisine şirk bulaştırılmayan amellerdir. Bu sayılanlara, amellerin kabul edilmesinin şartları da denir. Görüldüğü gibi ilk önce Allah’ın emrettiği şekilde hareket etmektir ki, Allah’ın öncelikli ve kesin olan emri, iman etmemizi ve şirkten sakınmamızı istemiş olmasıdır. İnsanlık tarihi boyunca, bütün Peygamberlerin ortak daveti, Tevhid’e davet olmuştur. Tevhid olmadan yapılan hiçbir şeyin rûz-i mahşerde bir değeri yoktur! Konumuzun başında da dikkat çektiğimiz Hadis’te geçtiği gibi, Peygamberimiz ihlâs ile Tevhid akidesine bağlanmayanlara şefaat etmeyecektir. Peygamberimizin şefaati sadece Tevhid ehli mü’minlere olacaktır, Yüce Rabbimiz de orada ancak mü’minlere rahmet edecektir. “O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eder; melekleri de (sizin için bağışlanma diler). Allah, müminlere karşı çok merhametlidir.” (Ahzâb: 43) “Kim imanı inkâr ederse ameli boşa gitmiş olur ve o ahrette de ziyana uğrayanlardandır.” (Mâide: 5) “Andolsun, sana ve senden öncekilere ‘eğer şirk koşarsan, andolsun ki amelin boşa gider ve muhakkak zarar edenlerden olursun’ diye vahyolundu.” (Zümer: 65) Yusuf Semmak |
KATEGORİLER
29.03.2024Cuma
Son Yorumlar
İsmail Yüce ALLAH cc razı olsun sizden h Yusuf Semmak Ve aleyküm selâm kardeşim. Tâbi Bekir Yetginbal Canım kardeşim selamualeykum GÜN Bekir Yetginbal Ey Rabbim bu kulunun gayretlerini Mahmut Selamünaleykum Yusuf peygamberin Ufuk Çok güzel Şeyma Bu nadide soru ve cevapları için Ahmet Doyurucu bir yorum Teşekkürler Yusuf Semmak Son mısralar/dizeler hep "Lâm" ha Baraa Bence çoooook güzel bir site ali İlmî Arapça Sayfası http://www ali Faydalı Bir Maksud Programı http ali Faydalı Bir Emsile Programı http Yusuf Semmak BU DERSTE İŞLENEN BAŞLICA MEVZULA Derya Atan Ağzınıza, yüreğinize sağlık hocam Firdevs Sevgi inş güzeldit. misafir ⭐⭐⭐⭐& mustafa Abi çook teşekküür ederim Medine Cenetin kapısın geçmek istiyom Yusuf Semmak Namazda Salli-Bârik okurken, Peyg Yusuf Allah razı olsun hocam çok anlaşı Yusuf Semmak Saçınızı erkeğe kestirmediğiniz, Meryem Verdiğiniz bu bilgiler için çok t Yusuf Semmak + Ayrıca Hadîs'in açıklamasında d Yusuf Semmak Güzel bir yorum. Fakat biraz açık metin hadiste gecen Gölge Arsin gölgesi Rüya Çok teşekkür ederim Şule Çok teşekkürler sadullah demircioğlu abdullah bin mesud (r.a.) ‘’sakın Yusuf Semmak Bir kardeşimiz, selâmdan sonra; “ Yusuf Semmak EVET, YİNE SİGARA! Bugün piyas İbrahim sarıtaş Allahrazı olsun Muhammet **** Bizim din hocamız başınızı örtmek |